ABD-AB Arasında Yeşil Uzlaşmanın Temeli Hidrojen Olarak Öne Çıkıyor

13 Şubat 2023

ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası, 2030 yılına kadar yeşil hidrojenin sürdürülebilir şekilde üretiminin maliyetini azaltabilecek sübvansiyonlar içeriyor. AB, gelecekteki ithalat ihtiyaçlarını planlayıp yönetirken, ABD’nin üretim zincirine daha iyi erişim için pazarlık yapabilmesi durumunda, geniş bir transatlantik çatışmasının yatışabileceği öngörülüyor.

AB liderleri geçtiğimiz dönemde ortak şekilde harekete geçme sözü verdiler, ancak ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası’na sağlam bir yanıt vermeye uzak görünüyorlar. Hem ABD hem de AB, gelecek dönemdeki emisyonları azaltmak ve Çin'in güneş panellerinde olduğu gibi giderek artan şekilde küresel pazara hâkim olmasını engellemek için yerel yeşil hidrojen üretimine hızlı bir giriş yapmak istiyor. Güncel olarak, yaklaşık 100 milyon ton yıllık hidrojen üretiminin %99'u fosil yakıtlı enerji kaynaklarından sağlanıyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2030 yılına kadar %35'i yeşil hidrojenden gelen 175 milyon tondan fazla küresel üretim öngörüyor. Hem Avrupa hem de ABD, yeşil hidrojenin ağır sanayi ve demir-çelik üretimi gibi önemli sektörlerde karbondan arındırmada oynayabileceği rolü anlıyor. Bu nedenle AB, yeşil hidrojeni yeni bir dizi önemli projeyle birlikte sübvansiyonların merkezi haline getirdi. Yine de Avrupa'nın 2030 yılına kadar yurt içinde üretmeyi hedeflediği 10 milyon ton yeşil hidrojenin haricinde 10 milyon ton yeşil hidrojen ithal etmesi gerekiyor.

Avrupa'nın, büyük şirketlerinin fabrikalarını ve sermayesini ABD’nin sağladığı üretim olanaklarından yararlanmak için Atlantik'in ötesine taşımasını önleyecek bir çözüme ihtiyacı bulunuyor. Beklenen talep göz önüne alındığında, elektrolizörler ve diğer çevre dostu donanımlar için gelecekteki pazarın çok büyük olacağı belirtiliyor. ABD'nin iş birliği yapma güdüsü stratejik olarak değerlendiriliyor. AB ile gerilimi azaltmanın ve diplomatik ilişkileri yumuşatmanın zengin bir pazara kapı açacağı ifade ediliyor. Hidrojen, mevcut bir üretim, istihdam ve büyüme kaynağı olmanın ötesinde geleceğin bir endüstri alanı olduğundan, her iki tarafın da taviz verebileceği ve karşılıklı kazanç sağlayabileceği değerlendiriliyor.
Ukrayna'daki savaş ve Çin'in küresel rakip olarak yükselişiyle, ABD ve AB'nin karşılıklı ekonomik ve ticari kazanç koşullarında kalmak için her zamankinden daha fazla mecburiyeti bulunuyor. Hidrojen konusunda sağlanacak muhtemel bir anlaşma, gergin ticari ilişkilerin ihtiyaç duyduğu rahatlamayı işaret ediyor.

Avrupa Birliği liderleri, 10 Şubat'ta ABD Enflasyonu Düşürme Yasası'na verilecek yanıtın bir parçası olarak, kilit sektörlere zamanında ve hedefe yönelik yardım sağlamak üzere sübvansiyon şartlarını gevşetme, vergi indirimleri sunma ve bir varlık fonu oluşturma sözü vermişti. Yeni önerilerin 23-24 Mart tarihlerinde yapılacak bir sonraki toplantıda açıklanması bekleniyor. Diğer taraftan, finansman, AB içerisindeki en tartışmalı konu olarak öne çıkıyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Avrupa'nın bir sübvansiyon yarışından kaçınması gerektiğini söyledi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise, AB’nin, Çin’in sağladığı yerel sübvansiyonlara ve ABD’nin ilgili yasasına yanıt vermesi gerektiğini söyledi. AB'nin, üretim, ulaşım ve depolama altyapısını güçlendirirken aynı zamanda emisyon azaltma hedeflerini karşılamak için hidrojen ithal etmesi de gerekiyor. Hidrojen, AB'nin Önemli Avrupa Ortak Çıkar Projeleri (IPCEI) paketinin bir parçası olarak öne çıkıyor.

Kaynak: Reuters
Yayınlayan: T.C. Ticaret Bakanlığı, Ticaret Araştırmaları ve Risk Değerlendirme Genel Müdürlüğü