Belçika Ekonomisinde Kriz Sonrası Toparlanma Sancılı Olacak

13 Haziran 2020

COVID-19 salgınının patlak vermesini takiben, virüsün yayılmasını engellemek için dünya çapında sağlık önlemleri alınmıştır. Sonuç olarak, hem küresel GSYİH hem de uluslararası ticaretin, 2020'de önemli ölçüde daralması ve 2009'daki mali krizden daha belirgin bir düşüş göstermesi beklenmektedir.

Belçika'da, ekonominin büyük bir kısmı Mart ayında kapatılmış, nüfus üzerinde korunma önlemleri alınmıştır. Önlemlerin kademeli olarak kaldırıldığı Belçika’da özel sektör üretiminin Mart ortasından Mayıs ortasına kadarki dönemde üçte bir oranında azaldığı tahmin edilmektedir.

Bu çerçevede, yılın ilk yarısında daha önce görülmemiş düzeyde yüksek oranlı olmak üzere, iktisadi faaliyetin 2020 yılında %9 oranında düşmesi ve ardından kademeli ve kısmi toparlanmanın görülmesi beklenmektedir. Sonuç olarak, 2020 yılında gelirin yaklaşık 50 milyar Avro azalacağı tahmin edilmektedir. Yıllık bazda, büyümenin 2021'de %6,4 ve 2022'de %2,3 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmekle beraber, toparlanmanın gücü çok belirsizdir. İç ve dış talebin önümüzdeki çeyreklerde beklenenden daha yavaş toparlanması veya sağlık krizinin daha fazla önlemi gerektirmesi gibi aşağı yönlü riskler bulunmaktadır. Böyle bir senaryoda, 2020'deki ekonomik daralma %13 seviyelerine kadar ulaşabilir ve müteakip iyileşme daha da zor olabilir.

Mart ayının ortasından itibaren, hanehalkı tüketimi kısıtlayıcı önlemler ve gıda dışı mağazalar ile restoran ve kafelerin uzun süre kapalı olması nedeniyle büyük ölçüde kesintiye uğramıştır. Bu dönemde tüketim olasılıklarının sınırlanması, tasarruflarda geçici ve zorunlu bir artışa neden olmuştur. Bununla birlikte, hanehalkı tüketiminde kademeli bir iyileşme beklenmektedir. Dayanıklı tüketim malları gibi ertelenmiş harcamaların en kısa sürede yapılacağı, ertelenmiş harcamalara ek olarak tüketimin satın alma gücündeki değişikliklerle yapısal olarak destekleneceği tahmin edilmektedir. Her ne kadar hanehalkı gelirleri kriz öncesi beklentilere kıyasla düşüş gösterse de, özellikle geçici işsizliğin genişletilmesi gibi (otomatik dengeleyici) ekonomik önlemler sayesinde, satın alma gücünün 2019'a kıyasla sabit kalması, önümüzdeki iki yıl boyunca ise yılda ortalama %1'in biraz üzerinde artması beklenmektedir.

2020 yılında gelir kaybı, talebi baskılamaya devam eden belirsizlik nedeniyle yatırım projelerini ertelemek ve hatta iptal etmek durumunda olan şirketler için daha belirleyici olmaktadır. Bu nedenle toparlanma, şirket yatırımları için hanehalkı tüketimine göre daha fazla belirsizlik içermektedir. Öte yandan, net ihracatın büyümeye katkısının negatif olmaya devam etmesi, ihracatın 2020 yılında ithalattan biraz daha fazla azalırken sonrasında daha yavaş toparlanması beklenmektedir.

Kısa vadede, iktisadi faaliyetteki düşüşün işgücü piyasası üzerindeki sonuçlarının, geçici işsizlik uygulamasının genişletilmesi ve serbest meslek sahiplerine mali desteği de içeren tedbirlerle büyük ölçüde dengeleneceği tahmin edilmektedir. Ancak, özellikle bu yılın ikinci çeyreğinden itibaren iş kayıplarının görüleceği, işgücü büyümeye devam ettikçe, işsiz sayısında (geçici işsiz olanlar hariç) önemli bir artış olacağı öngörülmektedir. Ana etkinin, yaklaşık 190.000 ek işsizle 2020'nin son üç çeyreğinde yoğunlaşması beklenmekte olup, 2019 yılında tarihsel düşük seviyesinde olan işsizlik oranının, bu nedenle, 2022 yılında bir miktar azalmadan önce 2021 yılında %8'in üzerine çıkacağı tahmin edilmektedir.

Çekirdek enflasyonun ılımlı bir şekilde artarak 2022'de %1,7'ye yükselmesi beklenmektedir. Ücret maliyetlerindeki artışa ek olarak önlemler sonrası ekonomik faaliyetlerin güvenli bir şekilde yeniden başlatılmasını sağlamak için yapılan ek maliyetler enflasyonist baskı yaratacaktır. Fiyatlardaki artışın sınırlı kalması, maliyetlerin genellikle belirli bir gecikmeyle ve eksik bir şekilde fiyatlara yansıması ve talepteki düşüşün sürekli aşağı yönlü bir etki yaratması öngörülmektedir. Tüketici fiyat endeksinin (manşet enflasyonu) 2020'deki petrol fiyatlarındaki yüksek oranlı düşüşe bağlı olağandışı düşük seviyesinden 2021 yılında %1,4 ve 2022 yılında %1,8'e yükselmesi beklenmektedir.

Bütçe açığının kamu harcamalarındaki artış ve gelirlerindeki azalma ile bu yıl önemli ölçüde genişleyerek GSYİH'nın %10,6'sına ulaşması beklenmektedir. Ekonomik destek önlemleri gibi çoğunlukla geçici nitelikte olan etkenler nedeniyle, açığın önümüzdeki birkaç yıl içinde küçüleceği, ancak kalıcı üretim kaybı nedeniyle yine de krizin olmadığı bir durumda ulaşılacak seviyenin iki katından daha fazla bir seviyede (GSYİH'nın %6'sı) kalacağı tahmin edilmektedir. Kamu borcunun GSYİH’ya oranının ise 2022 yılında %120'lere kadar yükselmesi beklenmektedir.

 
Kaynak: Belçika Merkez Bankası (NBB)