“2023’te Dünyanın 500 Markası Arasında 10 Türk Markası Olacak”

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız, dünyadaki 500 global markanın içinde Türk markasının olmadığını belirterek, ''Ancak, ben yürekten inanıyorum 2023'te bu 500'ün içine 10 markayı biz sokacağız'' dedi.

30 Nisan 2012

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız, dünyadaki 500 global markanın içinde Türk markasının olmadığını belirterek, ''Ancak, ben yürekten inanıyorum 2023'te bu 500'ün içine 10 markayı biz sokacağız'' dedi.
Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) öncülüğünde ITEC International Business Schol, Ares Grup ve İncesu Gayrimenkul ortaklığıyla Rixos Otel'de düzenlenen Ankara'nın Markaları Zirvesi'nin 2. toplantısının açılışında konuşan Altunyaldız, markalaşmanın bir hayal, ufuk ve algının değere dönüşmesi olduğunu belirterek, markalaşmanın sadece ürün değil, hizmeti, işi ve sistemi de kapsadığını söyledi.
2000 yılında 32 trilyon dolar değerindeki dünya üretiminin bugün 63 trilyon doları aştığını kaydeden Altunyaldız, 2000 yılında, üretim hacminin yüzde 20'sini yükselen ve gelişmekte olan ülkelerin gerçekleştirdiğini, bugün bu oranın yüzde 34'ü aştığını kaydetti.
Rekabet etmenin yollarının bulunması gerektiğini dile getiren Altunyaldız, Harvard Business Review'de yayımlanan ''Ulusların Rekabet Üstünlüğü'' adlı makalesinde Michael Porter'ın ''Bir ulusun zenginliği, rekabetçiliğine, inovasyon yapabilme kapasitesine ve üretim kalitesini yükseltebilmesine bağlıdır'' sözlerini anımsattı.
 Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisine girme hedefinin olduğunu anlatan Altunyaldız, dünyanın ilk 500 markasına bakıldığında Amerika'nın 181, Çin'in ise 27 markasının bulunduğunu söyledi.
Altunyaldız, ''Maalesef bugün itibariyle bizim bu 500 içinde markamızın olmadığını görüyoruz. Ancak, ben yürekten inanıyorum 2023'te bu 500'ün içine 10 markayı biz sokacağız. Çünkü artık Türkiye'de bu ışığı, heyecanı, yaratıcılığı, vizyonu, bu vizyonla entegre edilmiş sistem oluşturma ve bunları üretim ve değere dönüştürme beceri ve kapasitesini görüyoruz'' diye konuştu.
Ekosistem için 4 unsurun önemli olduğunu kaydeden Altunyaldız, bunların üretilen fikirlerin pazara, hazır girişimlere dönüşmesini hızlandırma, küçük ve orta boy işletmelerin büyük işletmelerle entegre olması, eğitimde nitelikli insanların üretime entegre olması ve bunların özel sektör kamu işbirliği alanlarının artırılarak değer artışına dönük sistemlerin faaliyete geçmesi olduğunu anlattı.
Ankara'nın markalaşma konusunda şanslı olduğunu belirten Altunyaldız, teknoparkları, teknokentleri, Ar-Ge ve tasarım merkezleriyle, üretim gücü ve yöneticilerinin duyarlılığıyla bu şansı en fazla yakalayabilen şehirler arasında yer aldığını söyledi.
Markalaşma sürecinin zahmetli ve sabır gerektiren bir süreç olduğunu bildiren Altunyaldız, bu konuyla ilgili olarak Çinlilerin, bambu ağacı hikayesini şöyle anlattı:
''Çinliler, bambu ağacının tohumunu atıyor, gübresini ve suyunu veriyor. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Bir ara toprağı kazıp tohumun canlı olup olmadığını test etmek istiyor, ama beşinci yıl da bekliyor. Beşinci yıl sonunda bambu ağacının yeşerdiğini görüyor ve altı haftada yaklaşık 27 metre boya ulaşıyor. Bu bambu ağacı, 27 metre boyuna altı hafta da mı yoksa beş yılda mı ulaşmıştır? Markalaşma bir sabır, süreç ve yönetim işidir.''


fotograf yok