Bakan Canikli, 8. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası Programına Katıldı

Bakan Canikli, 8. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası Programına Katıldı

08 Nisan 2015
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun teşrifleri ile gerçekleşen 8. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası programına katıldı.

TOBB Genel Merkezi'nde düzenlenen şurada konuşan Başbakan Davutoğlu, çok doğru bir zamanlama, doğru bir yöntem ve muhtevayla bir arada bulunduklarını belirterek, "Çünkü Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerin kalkınmada dinamizmi sürdürebilmeleri için en önemli hususlardan birisi, siyaset yapımcılarıyla ekonomide bunun uygulayıcıları arasında sağlıklı bir iletişim kurulmasıdır" diye konuştu.

Siyasetin, ekonomiden bağımsız, soyut ve izole edilmiş bir alan olmadığını ifade eden Davutoğlu, siyasetin esasının, halkın mutluluğu ve refahını  temin etmek olduğuna vurgu yaptı.

Davutoğlu, siyasetin adaleti temin etmek gibi bir amacı daha bulunduğunu, vatandaşlar arasındaki sosyal adaletin temel amacının ise ekonomide sağlanacak gelir dağılımı adaletiyle söz konusu olabileceğine dikkati çekti.

 
"Son 12 Yıl Bir Başarı Öyküsüdür"

TOBB’da yapılan şuralarla ilgili kayıtların, Türkiye ekonomisinin geldiği noktanın anlaşılması açısından önemli olduğuna işaret eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şimdi kayıtları açsak ve 2003'teki ilk şurayı, o günkü tartışmaları önümüze alsak, 12 yıl içinde Türkiye'nin nereden nereye geldiğini görürüz. Aslında bunların birlikte yayınlanması lazım. Belki TOBB Üniversitesinin yüksek lisans ve doktora tezi olarak bütün bu şuralarda hangi konular gündeme gelmiş, hangi konular şehirlerimizin, odalarımızın dilekleri temennileri perspektifi olarak yansımış ve hayata geçirilmiş, bunların bir analizini yapsak, Türkiye'nin en geniş kapsamlı ekonomik ve siyasi analizi olur.
 Son 12 yıl bir başarı öyküsüdür. Kim ne derse desin, hangi gerekçelerle hangi siyasi mülahazaları yaparsa yapsın, 12 yıl gerçek bir başarı öyküsüdür. Düşük gelirli grubundan orta gelirli grubuna çıktık.  Kişi başına düşen milli gelirimizi 10 binler seviyesine çıkardık. 240 milyar dolarlardan 800 milyar dolarlara çıktık. 36 milyar dolar ihracattan 160 milyar dolarlara çıktık. Bu arada, 2008'den bu yana dünyanın belki de son 100 yılın en büyük, 1929 krizinden sonraki en büyük krizinin yaşadığını da unutmayalım. Dünya kriz yaşarken biz büyümüşsek, bunun sırrı, siyasi istikrardır, güvendir, alınan karaların uygulanması için bir siyasi vizyonun ortaya konmasıdır ama bunun kadar siyaset ekonomi arasında kurulan sağlam ağlardır. Yani bizlerle sizler arasında, sizin ihtiyaçlarını karşılamak üzere bu yasama ve yürütme görevini yürüten mekanizmalar arasındaki sağlam ilişkiler tesis edildi."


Davutoğlu, "Bugün, dünyada birçok ülke ekonomik krizler üzerinden siyasi kriz yaşarken, Türkiye bir ateş çemberinin ortasında parçalanmış, ülkelerin arasında bir istikrar adasıysa, bunda ekonomimizin sağladığı geniş imkanlar ve bu imkanları en iyi şekilde kullanan, en iyi şekilde değerlendiren siyasi vizyon vardır. 2001 yılında yazar kasaların Başbakanlık önünde fırlatıldığı, esnafların dükkanlarını kapattığı bir Türkiye, ki o zaman dünyada bir ekonomik kriz yoktu, Türkiye'de bir ekonomik kriz vardı, o tablolar siyasi istikrarsızlıklara yol açtı. Siyasi istikrarın esası siyasi vizyondur, siyasi vizyonun hayata geçirilmesinin esası da TOBB gibi iş dünyasını bünyesinde barındıran kurumlarımızla hükümetimiz arasındaki yakın ilişkidir" diye konuştu. 

Başbakan Davutoğlu, 62. Hükümeti kurar kurmaz, bir taraftan makro ekonomik tedbirlerle Türkiye'nin makro ekonomik geleceğini 2023'e kadar planlarken, çok önemli dönüşüm programlarıyla da gelecek vizyonunu şekillendirdiklerini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Diğer taraftan da bu vizyonun ülke sathına yayılması için yoğun bir faaliyet içinde olduk. 7 ay içinde 52 ilimizi ziyaret ettim, yurtdışı ve Ankara'daki faaliyetler dışında. Bu il ziyaretlerimizin sebebi, sadece kongrelerimizi yapmakdeğildi, sadece hakla buluşmak değildi ama aynı zamanda her bir ilimizde oda temsilcilerimizle, STK temsilcileriyle bir araya geldik, her ilimizin sorununu doğrudan görme, tanıma imkanı buldum. Birçoğunuzla bu toplantılarda beraber olduk. Bu toplantılara ev sahipliği yaptı odalarımız, borsalarımız. Ben hepinize müteşekkirim. Bu ziyaretlerimizde her ilin ekonomik ihtiyacını görebilmek için yoğun çaba içinde olduk. Nihayetinde, ekonomi nasıl siyasetten ayrıştırılamazsa, nasıl siyaset izole bir alanda yapılamazsa, şehir ekonomileri de ulusal ekonomiden ayrıştırılamaz. Eminim öğleden sonra, açılıştan sonra her bir il sunuş yaptığında, o ilin sorunlarını anlatmak yanında, o ilin Türkiye ekonomisi içindeki, genel ekonomi içindeki önemini de vurgulayacak. Nihayet küresel ekonomi, ulusal ekonomi, kent ve yerel ekonomi, birbiriyle irtibatlıdır."


"Türkiye İlk 10 Büyük Küresel Ekonomi Arasına Girecek Diyorsak..."

 "Eğer biz, Türkiye ilk 10 büyük küresel ekonomi arasına girecek diyorsak, bunu söylem, bunu bir şiar, bunu slogan gibi söylemek değil, onun altyapısını kuracak şekilde her bir şehrimizin dönüşümünü sağlamak durumundayız" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye, 'Asya'nın, Afrika'nın, Avrupa'nın ekonomik merkezi üretim üssü olacak' diyorsak, bunu dediğimiz andan itibaren Trakya'yı Balkanlar'a ve Avrupa'ya, bütün Ege'yi Akdeniz'e, Güneydoğu'yu Ortadoğu'ya, Doğu Anadolu ve Karadeniz'i Kafkaslar'a ve Asya'ya açılacak büyük bölge ekonomileri halinde düşünmemiz lazım. GAP, KOP, DOKAP, DAP, bölge ölçekli projeler. Tek tek bu ülkenin her bir şehrinin can damarlarına girerek, o can damarlarından bir hayat, yeni bir yükselişin izlerini bulmaya çalışacağız. İlmek ilmek döşeyeceğiz. Onun için, bu yöntem olarak ticaret ve sanayi şurası da doğru bir yöntemle çalışıyor. 81 il, 160 ilçeden gelen temsilcilerimiz ki birçoğunuzla zaten alanda tanışıyoruz,  365 oda ve borsa temsilcisi, bin 825 sorunu bugün gündeme getirecek. Bunun çözüm yollarını da Bakan arkadaşlarımızla bunları tek tek not alacağız. Emin olunuz ki hiçbir değerlendirme karşılıksız kalmayacak. Her birini demokratik kurallar içinde, Türkiye'nin genel siyasi işleyişinde nasıl hayata geçireceğimizi birlikte düşüneceğiz."


“Seçim Ekonomisi Uygulamadık”

Başbakan Davutoğlu, seçimler öncesinde iktidar için iki tehlikenin bulunduğunu, bunlardan birinin seçim ekonomisi uygulanması olduğunu belirterek, "Son 12 yıl içinde, 3 genel, 3 yerel seçim, referandumlar geçirdik. Tarihte, millette, kayıtlar da şahittir ki hiçbirisinde seçim ekonomisi uygulamadık" dedi. 

Seçim ekonomisi uygulamalarının bütçede yol açabileceği açıkların bedelini nihayetinde yine kendilerinin ödeyeceğinin altını çizen Davutoğlu, "8 Haziran günü bu inancı taşıdığımız için arkadaşlarımla 62. Hükümeti kurarken yaptığmıız ilk tartışma şuydu, istişare anlamında; acaba 8 aylık, 9 aylık, 10 aylık bir program mı açıklayacağız, yoksa 9 yıllık, 8 yıllık bir Hükümet Programı mı?" dedi.

Program yazılırken, "Sakın ola ki Eylül 2014'ten Haziran 2015'e kadar uzanan dönemi kapsayan, 9 aylık, 10 aylık bir seçim hükümeti programı hazırlamayacağız, aksine 2014'ten, 2023'e, 9 yıllık bir Hükümet programı açıklayacağız" talimatını verdiğini belirten Davutoğlu, "Herkes Hükümet Programı'nı açıp baksın, hiçbir yerde 9 aylık bir perspektif görmezsiniz. Her yerde 9 yıllık bir perspektif var" ifadesini kullandı.


"Muhalefet İçin Tuzak En Geniş Vaatleri Vermek"

"Böyle bir durumda ben seçime de çok az bir süre kalmışken göğsümüzü gere gere, hükümetimiz adına şunu söylüyorum ki biz seçim ekonomisi uygulamadık, birçok müjde verdik ama hiçbirinde bütçe disiplininden kopmadık" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu iktidar partisi için bir tuzaktı, biz bu tuzağa düşmedik. Çünkü biz biliyoruz ki bu tuzak nihayetinde bizim önümüze gelecek ve halkımıza bedel ödetecek. Muhalefet partileri için ise tuzak şudur; seçim öncesinde, daha sonrasıyla ilgili hele ümitleri yoksa olabilecek en geniş vaatleri vermek. Maalesef bugün muhalefet bu tuzağa düştü. Sayın Kılıçdaroğlu'nu ne zaman dinleseniz, muhalefet partileri liderlerini ne zaman ekonomik perspektifle dinlerseniz, ya ekonomik bakımdan bir bilgisizlik örneği olarak hangi kaynaklardan neyi temin edeceğini bilemeden yapılan vaatler görürsünüz ya da tipik bir şekilde geniş kitlelere mavi boncuk dağıtan bir anlayışı görürsünüz."


 "Vaadin Karşılığı Gösterilmeli"

Ekonomide bir vaatte bulunulacaksa öncelikle karşılığının gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Ekonomi, 'benim adım şu, teminatı benim' diyerek yönetilen bir şey değildir" dedi.

Geçmiş yıllarda "her eve, her kişiye 2 anahtar" vaatleri verildiğini anımsatan Davutoğlu, 25 yıl geçmesine rağmen o vaatlerin sosyal güvenlik sisteminde açtığı yaralarla uğraştıklarını anlattı. 

Kendilerinden sonraki neslin bedel ödeyeceği hiçbir kararı almayacaklarını ifade eden Davutoğlu, sorumluluk sahibi olduklarını dile getirdi. 

"Bizim meselemiz, geçici bir iktidar hevesi değildir. Bizim meselemiz, Türkiye'yi yeniden inşa etme meselesidir" açıklamasını yapan Başbakan Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Bana 4 yıl verin, yeter" dediğini hatırlattı.
Bu sözü, "bir siyasetçinin söylememesi gereken söz" olarak değerlendiren Başbakan Davutoğlu, kendisinin 62. Hükümeti kurarken, 9 aylık değil, 9 yıllık bir perspektifi, hatta hükümet olarak, 2023'ü, 2071'i planladıklarını söyledi.


 "4 Yıl Değil, 4 Dakika Bizi Tutmayın..." 

Kendilerinin hiçbir zaman 4 yıl için söz istemediğini hatta, "eğer sözümüzü yerine getiremezsek 4 yıl değil, 4 dakika bizi tutmayın" dediğini bildiren Başbakan Davutoğlu, diğer partilerle aralarındaki perspektif farkının bu olduğunu vurguladı.

Kısa dönemli taktik hesaplar içinde yapılacak siyasetin ekonomiye büyük zararlar vereceğini belirten Başbakan Davutoğlu, "Bizler uzun dönemli, kalıcı istikrar için dünya ekonomik krizle boğuşurken, o krize karşı en doğru kararları alabilmek için her türlü istişareyi yapıyoruz" dedi.


Yüksek Teknoloji Yatırımları

Başbakan Davutoğlu, istihdamı artırmak için toplum yararına çalışanların sayısını artırarak, bu kapsamda 120 bin kişinin daha işe başlatılacağını vurgulayarak, istihdam teşvikleri anlamındaki kararların yasama sürecinden geçtiğini de hatırlattı.

Yatırım döneminde uygulanan vergi indirim oranlarını artırdıklarını hatırlatan Davutoğlu, yüksek teknoloji sınıfındaki yatırımları öncelikli yatırımlar kapsamına alınarak bunların 5. bölge desteklerinden yararlanmasını öngördüklerini söyledi.

Toplantıya, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci,  Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz  katıldı.