Bakan Canikli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ‘Ankara Şoför Esnafı Buluşması’ Programına Katıldı

Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Nurettin Canikli, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleri ile yapılan ‘Ankara Şoför Esnafı Buluşması’ programına katıldı.

30 Nisan 2015


Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Nurettin Canikli, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleri ile yapılan ‘Ankara Şoför Esnafı Buluşması’ programına katıldı.

ATO Congresium'daki programda konuşan Erdoğan, "Başkanlık sistemi, Türkiye'nin akıntıya karşı kürek çekmeye çalışmak yerine, akıntının gücünü arkasına almasının adıdır. Artık motoru tekleyen, kaportası dökülen, her tarafından ses gelen bu arabayla yolumuza devam edemeyiz. Türkiye, şu anda her tarafı dökülen ve yakıtı da bitmek üzere olan bir sistemle yoluna devam etmeye çalışıyor" dedi.

Bugüne kadar uygulanan parlamenter sistemin miadını doldurduğunu ifade eden Erdoğan, "Esasen 10 Ağustos 2014 itibariyle yani şahsımın doğrudan milletin oylarıyla Cumhurbaşkanı olarak seçildiği günden itibaren, Türkiye yeni bir dönemin kapısını aralamış oldu. Bunu "yeni Türkiye" olarak tanımlıyoruz” diye konuştu.

Yeni Türkiye'nin bir zemine oturtulması gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu nedir? Bu da yeni anayasadır. Yeni anayasayı birlikte yapalım diye gayret ettik.  Ama Anamuhalefet, maalesef, her türlü engeli koydu. Diğerleri aynı şekilde her türlü engeli koydular. Ortada artık bir gerçek var, demek ki 400'ün verilmesi lazım. 400'ü verin ve yeni anayasa rahatlıkla kurulsun. 

Şunu da söyleyeyim: Ben, her partiye eşit mesafedeyim. Kime verecekseniz verin ama 400'ü verin. Burada da bir şeyi söylüyorum ve diyorum ki biz bir şeyi hedefledik. Kardeşlerim, biz size sevdalıyız. Bizim, size bir aşkımız var. Biz, dertliyiz ve bu derdin dört tane başlığı var. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.
Milletimizi parçalamak isteyenlere, bayrağımızı maalesef yakmak isteyenlere, vatanımızı bölmek isteyenlere, devletimizin içine maalesef virüsler sokmak isteyenlere, paralel yapı gibi, işte dün Milli Güvenlik Kurulu toplantısında artık Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin içerisine girmesiyle ilgili tavsiye kararını aldık ve hükümete gönderdik. Artık asla bunlara taviz yok. Eski Türkiye, onların işine geliyor olabilir ama milletimin faydasına asla değildir."
 

"IMF Bizden Borç İstiyor"

Erdoğan, 12 yıl önce milli gelirin 230 milyar dolar olduğunu hatırlatarak, şimdi bu rakamın, kurdaki artışa rağmen 800 milyar dolara yükseldiğini söyledi.
Türkiye'nin ihracatının 36 milyar dolardan 158 milyar dolara çıkarak rekor kırdığını ifade eden Erdoğan, "IMF'ye borcumuz vardı, 23.5 milyar dolar ama şimdi IMF'ye borcumuz yok. Sıfırladık, IMF bizden borç istiyor" dedi.

Merkez Bankası rezervinin, 27.5 milyar dolardan 120 milyar dolara yükseldiğine dikkati çeken Erdoğan, "Eğer ayakta böyle dik ve sağlam duruyorsak, işte bundan" dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bundan sonraki hedefe, ancak yeni anayasamızı hazırlayarak, başkanlık sistemine geçerek ulaşabiliriz. Sanıyorlar ki Tayyip Erdoğan, bunu kendisi için istiyor. Hepimiz faniyiz, benim öyle bir derdim yok. Bizim, geleceğe yönelik bir hayat garantimiz olabilir mi? Hepimizin, gideceği yer kara toprak. 2-2.5 metreküp bir yer. Oraya gelip, bizi defnedecekler. Kimse, 'Cumhurbaşkanı niyetine' demeyecek, 'başbakan niyetine' demeyecek, 'er kişi niyetine' diyecek. Eğer, bu kubbede hoş bir sada bırakmışsak ne mutlu bize.
Bugün varız, yarın yokuz ama Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmaya, 2053 hedeflerine ulaşmaya, 2071 hedeflerine ulaşmaya ahdımızın olması lazım. 'Biz, göremiyoruz ama torunlarımız görsün' dememiz lazım. Bu çok önemli. Biz, eğer bugün bu adımları atmazsak, çocuklarımız, torunlarımız yarın bizden davacı olur. Bu dünyada olmazsa öteki dünyada olur."


"2023 Hedeflerimize Doğru Tam Gaz Yolumuza Devam Etmeliyiz"

Başkanlık sistemine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Başkanlık Sistemi, Türkiye'nin akıntıya karşı kürek çekmeye çalışmak yerine, akıntının gücünü arkasına almasının adıdır. Artık, motoru tekleyen, kaportası dökülen, her tarafından ses gelen bu arabayla yolumuza devam edemeyiz. Hele bir de bu arabanın benzini, mazotu, gazı bitmek üzereyse; onunla en fazla yakındaki bir akaryakıt istasyonuna gidebilirsiniz. Zorlarsanız, yolda kalırsınız. 
Türkiye, şu anda her tarafı dökülen ve yakıtı da bitmek üzere olan bir sistemle yoluna devam etmeye çalışıyor. Araba, 'beni değiştir' diye bağırıyor. Yakıt lambasının ışığı da yanalı epeyce oldu. Onun için, 7 Haziran seçimleri Türkiye için, en yakın akaryakıt istasyonu vazifesi görecektir. Hemen ardından da sistemi değiştirip, yani arabayı yenileyerek 2023 hedeflerimize doğru tam gaz yolumuza devam etmeliyiz. 
Türkiye, yolda kaldığında sanmayın ki gelip bu muhalefet partileri el atıp, itecekler. İnanın, itmezler. Tam aksine, işte yurt dışında her yerde gidip Türkiye'yi şikayet ediyorlar. Bunlar, ancak geçmişte olduğu gibi sıkıntı anında  sıvışıp, ortadan kaybolmayı bilirler."


Erdoğan, yükü milletin sırtlayacağını belirterek, "Yine sizler ve bizler olacağız. O nedenle Yeni Türkiye'yi de inşallah, sizlerle birlikte, milletimizle birlikte inşa edeceğiz" diye konuştu.

Türkiye'nin, 2023 hedeflerine nasıl ulaştırılabileceğine ilişkin mücadele verdiklerini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bakıyoruz, birileri hala bu milletin tarihiyle, kültürüyle, inancıyla uğraşıyor. Eğitimde 8 yıllık uygulamayı, biz geri bıraktık, onlar geri getirmekten söz ediyorlar. 
Suriyeli misafirlerimizi zorla geri göndermekten, zorla kapı dışarı etmekten bahsediyorlar. Bunlar kim biliyor musunuz? Azeri kardeşlerimiz, Iğdır'da esir düşmüşlerdi ya. O zaman, Stalin yönetimi ne yazık ki bunları Boraltan Köprüsü'nün üzerinde kurşuna dizdi. Fakat, o zaman ki İnönü yönetimi, bunları onlara teslim etti. Ne diyordu o zaman Azeri kardeşlerimiz, biliyor musunuz? 'Bizi onlara teslim etmeyin, siz öldürün' Değişen bir şeyi yok, Aynı zihniyet. Şimdi de bunlar ne diyor. 'Biz zalim Esed'e bunları teslim edeceğiz ve zalim Esed de bunları bildiği gibi yapsın ama biz, Allah'ın izniyle buralarda olduğumuz sürece, bu kardeşlerimiz bizim misafirimizdir. Biz ensarız, onlar da muhacirdir, bu öyle bilinsin."

 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim kültürümüzde şoför esnafı, delikanlı adamdır, adam gibi adamdır, baba adamdır. Vakarıyla, dikkatiyle, özeliyle, ahlakıyla diğer tüm şoförlere tüm insanlara örnek olandır. İçinizde bu imaja zarar veren varsa onları yola getirmek en başta sizin göreviniz" dedi. 

Erdoğan, "Allah birliğimizi beraberliğimizi uhuvvetimizi daim kılsın. Rabbim yolunuzu açık kazancınızı bereketli kılsın. Allah tekerinize taş değdirmesin" ifadelerini kullandı. 
Şoför esnafının ülkeye ve millete büyük hizmet yaptığının altını çizen Erdoğan, "Her gün milyonlarca insanın iş yerlerine, evine, sevdiklerine ulaşmasını sağlıyorsunuz. Günün 24 saati faal olan bir mesleğin mensuplarısınız. Ankara gibi, 5 milyonun üzerinde nüfusu olan, ülkenin başkenti olması sebebiyle her gün 80 vilayetten ve yurtdışından misafir ağırlayan bir şehirde bu işi yapmak gerçekten kolay değil. Her iş zordur. Ama her gün trafikte direksiyon sallamak gerçekten çok daha zordur"
diye konuştu.

Türkiye zenginleştikçe milletin refah düzeyi arttıkça trafikteki araç sayısının da arttığına dikkati çeken Erdoğan, "2002 yılında ülkemizde toplam 8,5 milyon araç vardı. Bugün burada 19 milyonu aşmış durumda. Gerek şehir içinde gerek şehirlerarası yaptığımız yeni yollar alt üst geçitler sayesinde araç sayısındaki artış ülkem için yük değil tam tersine konfor haline dönüştü. Bilhassa Ankara artan nüfusu ve büyüyen yerleşim alanlarıyla tam anlamıyla bir metropol oldu" dedi.

Erdoğan, Ankara'nın ulaşım altyapısı bakımından oldukça iyi seviyede olmasına rağmen trafik sıkıntısı yaşamaya başladığını belirterek, "Siz işte bu ortamda her gün çalışıyor her gün ter döküyor evinize ailenize helal kazanç götürmek için mücadele ediyorsunuz. Sabrınızla tevekkülünüzle, çalışkanlığınızla bu ülkeye bu millete hizmet veriyorsunuz. Yaptığınız işin sizleri birer insan sarrafı haline getirdiğini biliyorum. Bunun için diyorum ki Ankara'yı anlamak isteyen önce siz şoför esnafına bakmalı. Türkiye'yi anlamak isteyen yine size gelip sormalı. İnanın oturduğu yerden ahkam kesenlerin hiçbiri bu ülkenin gerçeklerine sizler kadar vakıf değildir" diye konuştu. 

Türkiye'nin geçtiğimiz 12 yılda nereden nereye geldiğini hiç kimsenin şoför esnafı kadar iyi bilemeyeceğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Zira 79 senede 6 bin kilometre bölünmüş yol. O yolların tarihçesini sizler iyi bilirsiniz. Ama 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol ilave edildi. Bunu da sizler bu 12 senede gayet iyi bilirsiniz. Bunları memleketinize girerken yolların dilini iyi anlayan insanlar olarak siz iyi bilirsiniz. Sizin okuluna giden öğrenciyle, iş yerine yetişmeye çalışan memurla fabrikasında atölyesinde ter döken emekçiyle dükkanında nafakasını bekleyen esnafla, muayeneye giden hastayla başka şehirlere giden yolcuyla velhasıl bu şehirde yaşayan bu şehirden yolu geçen herkesle irtibatınız var."

Şoför esnafının yolların kavşakların kıymetini iyi bileceğini ifade eden Erdoğan, "Sizler yapılan alt üst geçitlerin, dal-çıkların kıymetini bilirsiniz. Ama bunların kıymetini bilmeyenler var mı? Var. Hayatında dal-çık bilmeyen belediyeler var. Kavşak düzenlemesi bilmeyen belediyeler var. Hep ideolojik bakmışlardır olaylara, hizmet anlayışıyla bakmamışlardır. Sizi görmeyen Türkiye'yi göremez. Sizi dinlemeyen Türkiye'yi dinleyemez. Sizi sevmeyen bu milleti sevmiş olamaz. İnanıyorum ki her biriniz bu misyonunuza layık olmak için çalışıyorsunuz" dedi.

Mersin'de öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan olayına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim kültürümüzde şoför esnafı, delikanlı adamdır, adam gibi adamdır, baba adamdır. Vakarıyla, dikkatiyle, özeliyle, ahlakıyla diğer tüm şoförlere tüm insanlara örnek olandır. İçinizde bu imaja zarar veren varsa onları yola getirmek en başta sizin göreviniz. Biliyorsunuz geçtiğimiz aylarda hepimizi derinden yaralayan bir Özgecan hadisesi yaşandı. Bu genç kızımız alçakça bir cinayete kurban gitti. Bunun münferit bir olay olduğunu biliyorum. Cani canidir. Caninin mesleği olmaz, eğitimi olmaz, sıfatı olmaz. Özgecan'ın katili başka bir mesleğin mensubu da olabilirdi. Bu konuda şoför esnafına yönelik eleştirileri doğrusu son derece haksız ve insafsız buluyorum." 

 "Millet Bunu En İyi Şekilde Değerlendirecektir"

Türkiye’nin içeride ve dışarıda çok kritik bir dönemden geçtiğini belirten Erdoğan, “Çevremiz adeta ateş çemberine dönüştü. Aşağıda Suriye ve Irak, yukarıda Ukrayna’da yaşanan olaylar bizi yakından ilgilendiriyor. Aynı şekilde bölücü terör örgütü ve onun güdümündeki partinin yol açtığı sorunlar geleceğimiz için tehdit oluşturmaya devam ediyor” değerlendirmesinde bulundu. 

Erdoğan, muhalefet partilerinin Diyanet İşleri Başkanlığını kapatacaklarına ilişkin seçim söylemlerine değinerek, şunları söyledi:
"Dini sorunlarımızın yürütüldüğü yer neresidir? Diyanet İşleri Başkanlığımızdır, değil mi? Bir siyasetçi, sözde siyasetçi, ‘biz gelince Diyaneti kaldıracağız’ diyorsa bunların dine yaklaşımı nedir? İşte ortada. Bu ülkede bizim dini değerlerimize hakaretler, saldırılar yapılıyor da bunlara karşı birileri sessiz kalıyorsa, işte bu millet bunu en iyi şekilde değerlendirecektir diye inanıyorum."

Ermeni Soykırımı iddialarını destekleyenlere de gereken cevabın 7 Haziran’da verilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Kimler kimin yanında yer alıyor. Bunları görüyorum. Bunlara gereken cevabın verilmesi gerekmiyor mu? Bunların gereken cevabı alacakları yer neresi? 7 Haziran’da sandık. 12 yıllık başbakanlık dönemim, 40 yıllık siyasi hayatımda biz hiçbir zaman silahı tavsiye etmedik. Ama bakıyorsunuz birileri silahla oy temin etmeninpeşindeler. Bunlara gerekli cevabın verilmesi 7 Haziran için önemli değil mi?" diye konuştu.

 "Birtakım Partiler Hala Eski Türkiye’yi İhya Etmenin Çabası İçinde"

Erdoğan, muhalefetin seçim vaatlerine konu olan imam hatip okullarının kapatılması tartışmalarına da değinerek, şunları kaydetti:

"Birtakım partiler hala eski Türkiye’yi ihya etmenin çabası içinde. Ne diyorlar? ‘imam hatip okullarını kapatacağız.' Milletin açtığı imam hatip okullarını nasıl kapatırsın? Bir taraftan 'biz Atatürk’ün partisiyiz' diyor ama Atatürk’ün açtığı imam hatip okullarını kapatacakmış. Ben bir imam hatip okulu mezunuyum. 4 çocuğumun 4’ü de imam hatip mezunu. Hepsinden de memnunum. İşte kısa bir süre önce, bu ülkede imam hatip okullarının orta kısımları kapatıldı. Öğrenci sayısı 60 bine düşmüş. Açıldı, şimdi de millet tekrar imam hatip okullarına, meslek liselerine sahip çıktı. Öğrenci sayısı 1 milyona yükseldi. Millet evladının eğitimi öğretimi için böyle bir hakkı kullanıyorsa, sen buna 'hayır' diyemezsin ki. Yani bir dayatma. Bir başkası çıkıyor, özgürlükten bahsediyorlar ya, ‘geldikten sonra biz bu medyayı, yazılı görsel, nasıl kapatacağımızı hemen ertesi gün göreceksiniz’ diyor. Hani sizde özgürlük vardı?”

Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda yürüyebilmesinin şartının istikrar ve güven ortamının muhafazası olduğunu vurgulayan Erdoğan, "1991 ve 1999 arası bu ülkede 9 ayrı hükümet kuruldu. 8 senede. Allah aşkına, 8 yılda 9 hükümetin kurulduğu bir ülkede istikrar olabilir mi? Böyle bir ülkede güven iklimi tesis edilebilir mi? Böyle bir ülkeye kim yatırım yapar?" ifadelerini kullandı.

Asgari Ücret Tartışmaları

Asgari ücretle ilgili son günlerdeki tartışmalara değinen Erdoğan, şunları söyledi:
"Asgari ücret de açık artırmaya çıkmış galiba. Çok değişik değişik rakamlar söylüyorlar. Bölücü örgütün oyuncağı durumdaki birileri yine Ermeni iftiralarının sözcülüğünü yapıyor. Hele bir durun bakın; bu memleket sahipsiz değil. Bu milletin hafızası 1990'lı yılları unutmuş değil. Siz eski Türkiye'ye ram olabilirsiniz. Eski Türkiye'nin sevdalısı olabilirsiniz ama milletimiz eski Türkiye'nin ne olduğunu çok iyi biliyor. Artık hiç kimse bu milleti hastane kuyruklarında nöbete geri döndüremez. Hatırlıyoruz değil mi o günleri? SSK'nın başında da kimin olduğunu iyi biliyorsunuz değil mi? Doktorun verdiği reçeteyle ilaçları alamadığımız günleri hatırlıyorsunuz değil mi? Bırakın hastanede o gün muayene olmayı, bir röntgen filmi çektirebilmek için o ilkel aletlerde 7-8 ay sonrasına gün verildi. Hatırlıyorsunuz değil mi? Şimdi böyle bir şey var mı? İstediğimiz hastaneye gidiyor muyuz? İlaçlarımızı istediğimizi eczaneden alıyor muyuz? Yetmedi şimdi şehir hastanelerimizi de kuruyor muyuz?"

Erdoğan, "halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" diyerek yola devam ettiklerini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
"Okul kapılarından gözyaşları içinde geri çevrilen kızlarımızın görüntülerini bir daha asla tekrarlatmayacağız. O başörtülü yavrularımıza o okulların kapısında nasıl zulüm ettiklerini biliyorsunuz değil mi? Ben de öyle bir babayım da onun için bunu söylüyorum. Çünkü benim kızlarım da okulların kapısından maalesef geri çevrildiler. Başörtülüysen bu ülkede maalesef 'öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya' dediler. Emeklinin, çiftçinin, sanatkarın, işçinin, dulun, yetimin garibin hakkını kimseye gasp ettirmeyeceğiz. Faizleri patlattılar. Geldiğimizde yüzde 63'tü. Hamdolsun şimdi tek haneli rakamlarda. Enflasyon yüzde 30'du şimdi tek haneli rakamda. Bunlar devletin hazinesini yağmaladılar. Bankaları biliyorsunuz soydular, soğana çevirdiler. 
Şimdi milletimize hala kabus yaşatmak isteyen karşısında önce bizi bulur. Ben şimdi cumhurbaşkanı makamındayım diye yan gelip yatacak halim yok. Tabii ki sorumluluğum gereğini de yerine getireceğim. Milletimize de bazı şeyleri hatırlatmak bizim asli görevimizdir. Devletin bölünmezliği, milletin bölünmezliği, parçalanması bu noktada adım atanlara karşı bizler de uyarımızı yapmak durumundayız. Artık cumhurbaşkanlığı makamında vesayetin muhafızı değil, milletin bizzat kendi eliyle yetki verdiği kendi temsilcisi var. 
Bu milletin, bu ülkenin kazanımlarını savunmak, benim en başta gelen görevimdir. Bunun tarafsızlıkla bir ilgisi yoktur. Bu, milletin tarafında olmanın, milletin yanında olmanın en başta gelen şartıdır. Ben herhangi bir partinin tarafında değilim, tercihim vardır o ayrı bir konu. Ben milletin tarafındayım. Bu görevimi sonuna kadar yapmaktan asla çekinmedim, çekinmeyeceğim."


Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde muhtardan esnafa kadar milletin her kesimi ile görüşmeye devam ettiğini ve bundan sonra da edeceğini bildirdi. İl ziyaretlerini de sürdüreceğini ifade eden Erdoğan, görev süresi boyunca tüm illerde vatandaşlarla kucaklaşacağını kaydetti.

Milletin ve ülkenin her meselesinin gündeminde olacağının altını çizen Erdoğan, "Çünkü şu anda bu kardeşiniz cumhurun başkanıdır. Yani milletin başkanıdır, devletle milletin birlikteliğini temsil eden bir görevdeyim. Bana teslim ettiğiniz emanetin hakkını vermezsem önce kendime sonra milletime karşı yanlış yapmış olurum. Yeni Türkiye'nin inşası için çalışmaya, mücadele etmeye devam edeceğimi, burada sizlerin huzurunda bir kez daha ifade ediyorum" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede, yeni Türkiye, yeni anayasa ve başkanlık sistemi yolunda "4 çeker araba gibi" tüm engelleri aşacak azmi, kararlılığı ve gücü gördüğünü bildirdi. Erdoğan, bu iradenin karşısında kimsenin duramadığını ve duramayacağını söyledi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şoför esnafının ÖTV, vergilendirme, trafik sigortası, durakların belediyeler tarafından insan onuruna yakışır bir şekilde yapılması gibi talep ve beklentileri olduğunu bildiğini, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in kendisine buna ilişkin bir liste verdiğini hatırlattı.

Erdoğan, Ankara ve İstanbul'daki yolculuklarında taksi, dolmuş ya da servisçilerle bir araya geldiğini anımsatarak, şoför esnafının sorunlarının çözülmesi konusunun, ilgililerinin boyunlarının borcu olduğunu bildirdi. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 4 esnaf odası başkanı Ankara'da görev yapan şoför esnafı adına bir hediye taktim etti. 

Şoför esnafı buluşmasına Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da katıldı.