Bakan Pekcan'dan Akdeniz ülkelerine ticari iş birliği çağrısı
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, "Ticaret savaşları, uluslararası korumacılık önlemleri, Brexit ve son olarak da pandemi gibi belirsizlik süreçlerinin dünya ekonomisini olumsuz yönde etkilediği günümüzde, Akdeniz havzasındaki ekonomik ve ticari iş birliğinin daha da güçlendirilmesi tüm bölge ülkelerinin ortak yararına olacaktır." dedi.
03 Eylül 2020Bakan Pekcan, İzmir Enternasyonal Fuarı ve İzmir İş Günleri kapsamında düzenlenen "Akdeniz'de Lojistik ve Ticaret: Pandemi Sonrası Koşulların Değerlendirilmesi" forumuna video konferans yöntemiyle katıldı.
Küresel yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle bu yıl uluslararası misafirleri İzmir'de ağırlayamadıklarını ancak bu köklü geleneği devam ettirmek adına programı sanal ortamda ve uluslararası katılımla gerçekleştirdiklerini belirten Pekcan, "Bu yıl 'Akdenizlilik' vurgusu ile yola çıktığımız İzmir İş Günleri etkinliği çerçevesinde, özellikle Akdeniz'de ticaretin lojistiğini ve pandemi koşullarında ticaretin gelişimini ele almayı arzu ediyoruz." diye konuştu.
Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 11’lik kısmını barındıran Akdeniz havzasının 20,4 trilyon dolarlık toplam hasılasıyla dünya ekonomisinin yüzde 23'ünü, dünya ticaretinin ise yüzde 35'ini oluşturduğuna dikkati çeken Pekcan, Akdeniz bölgesinin farklı büyüklüklerde 87 limana ev sahipliği yaptığını bildirdi.
Pekcan, dünyadaki en işlek limanlar sıralamasına bakıldığında ise Akdeniz limanlarının ilk 20 işlek liman arasında yer almadığı bilgisini vererek, şu değerlendirmede bulundu:
"Sadece Avrupa'nın en işlek limanlarını incelersek en çok konteyner elleçlemesi gerçekleştirilen ilk 20 limanın yarısını Akdeniz limanları oluşturmaktadır. Türkiye’de bulunan Ambarlı, Mersin ve İzmit Limanları Avrupa’nın en çok konteyner elleçlemesi gerçekleştirilen limanları sıralamasında yer almaktadır. Akdeniz limanlarının stratejik konumları, kargo miktarları ve lojistik kapasiteleri ile Avrupa ve dünya ticaretine, ayrıca küresel tedarik zincirlerine önemli katkı sağlamaktadır. Öte yandan bu kapasitenin daha da geliştirilmesine yönelik büyük de bir potansiyel olduğu görülmektedir. Uluslararası ticari iş birlikleriyle ticaretin kolaylaştırılması yönünde atılacak adımlarla söz konusu lojistik kapasitenin çok daha ileri seviyelere gelmemesi için herhangi bir sebep yoktur. Akdeniz havzası, Türkiye için hem bu bölgede önemli ticaret partnerlerimizin olması hem de Akdeniz'in ülkemiz için uzak coğrafyalara çıkış kapısı niteliğinde bulunması nedeniyle büyük önem taşımaktadır."
Türkiye'nin 2019 yılında Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler ile ticaret hacminin toplam 82,9 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiğine işaret eden Pekcan, "Türkiye'nin bölgedeki limanları yük taşıma kapasiteleriyle değerlendirildiğinde, Mersin Limanı, Aliağa Limanı ve İzmir Limanı aktif limanlarımız olarak göze çarpmaktadır. 2019 yılında sadece bu 3 limanımızdan yaklaşık 2,3 milyon konteyner elleçlenmiştir. Öte yandan, Ambarlı, Kocaeli ve Tekirdağ gibi limanlarımız da ticaretimizin ağırlıklı yönü itibarıyla Akdeniz’in trafiğine önemli katkı sağlamaktadır." dedi.
Pekcan, Ege ve Akdeniz'de yer alan limanlardan Avrupa ve Orta Doğu ülkelerine yönelik gerçekleştirilen Ro-Ro operasyonlarının Türkiye ticaretinin vazgeçilmez unsurları haline geldiğini, bu hatların alternatif bir taşıma modu olma ve dış ticaretinin sürdürülebilirliğini sağlama noktasında önemli bir işlev gördüğünü söyledi.
- Akdeniz'de ekonomik entegrasyonun artırılması
Lojistik kapasitenin ilerlemesi için karşılıklı ticaret hacimlerinin de yükselmesi gerektiğini vurgulayan Pekcan, şöyle konuştu:
"Akdeniz havzasındaki ülkelerin, kapsamlı ekonomik entegrasyon modelleri ve tercihli ticaret anlaşmaları ağlarıyla ticari iş birliği olanaklarını çeşitlendirmeleri büyük önem arz etmektedir. Barselona Süreci olarak da adlandırılan, ülkemizin de taraf olduğu 'Avrupa-Akdeniz (Euro-Med) Ortaklığı' Akdeniz bölgesinde barış, istikrar ve refah alanı yaratılması hedeflerinin yanı sıra Serbest Ticaret Alanı oluşturulması çabasıyla önemli bir bölgesel ekonomik entegrasyon projesidir. Türkiye olarak 'Akdeniz İçin Birlik' adını almış olan Barselona Süreci'nin bugüne kadar sağladığı tüm ticari ve ekonomik olanakların daha da ilerletilmesi ve geliştirilmesi taraftarıyız. Bu doğrultuda, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü yapıcı katkı sunmaya hazırız. Türkiye 1996 yılından itibaren AB ile oluşturduğu Gümrük Birliği sayesinde AB üyesi Akdeniz ülkeleri ile Gümrük Birliği ilişkisi içinde olmakla birlikte, diğer Akdeniz ülkeleri ile de Serbest Ticaret Anlaşması akdetmiştir. Halen Serbest Ticaret Anlaşmamız olmayan ülkelerle de bu anlaşmaları en kısa zamanda tamamlamak ve Akdeniz'deki ticari entegrasyonun artırılmasına katkı sağlamak temennimiz. Ticaret savaşları, uluslararası korumacılık önlemleri, Brexit ve son olarak da pandemi gibi belirsizlik süreçlerinin dünya ekonomisini olumsuz yönde etkilediği günümüzde, Akdeniz havzasındaki ekonomik ve ticari iş birliğinin daha da güçlendirilmesi tüm bölge ülkelerinin ortak yararına olacaktır."
- "Taşımacılığın kolaylaştırılması için somut adımlar atılmalı"
Pekcan, Kovid-19 salgını döneminde Akdeniz bölgesi özelinde birçok limanın yolcu taşımacılığı için kısıtlamalara gittiğini ancak bölge limanlarının büyük bölümünün kargo operasyonları yapmaya devam ederek ticaretinin sürdürülebilirliğinde önemli rol oynadığını vurguladı.
Türkiye'nin bu dönemde dış ticaret güzergah ve kanallarını çeşitlendirme çalışmalarını hızlandırdığına dikkati çeken Pekcan, şunları kaydetti:
"Ülkemiz, pandemi dönemi ve sonrası için öngörülemeyen şoklara daha hazırlıklı olmak adına tüm alternatif lojistik kanallarını kullanma çabasında olacaktır. Diğer taraftan, özellikle bu süreçte, karşılıklı olarak taşımacılığın kolaylaştırılması yönünde somut adımlar atmalıyız. Özellikle, liman ve sınır kapılarında elektronik ticaret ve veri transferi hizmetlerinin iyileştirilmesi, ayrıca kağıtsız işlemlerin yaygınlaştırılması konularına önem ve öncelik vermemiz gerektiğini değerlendiriyoruz. Bölge ülkelerinin birbirleriyle uyum içinde, lojistikte dijitalleşme çalışmaları gerçekleştirmesi, taşımacılığın ve diğer lojistik işlemlerin çok daha hızlı ve sorunsuz gerçekleşmesini sağlayacaktır. Türkiye, pandemi sürecinde uyguladığı temassız ticaret, öte yandan pandemiden bağımsız olarak çok önceden beri geliştirdiği otomasyona dayalı dijital gümrük altyapısıyla önemli bir tecrübeye sahiptir. Bu tecrübemizi tüm ticaret ortaklarımızla paylaşmaktan büyük bir memnuniyet duyacağımızın altını çizmek isterim. Türkiye olarak gümrük ve ulaştırmayla ilgili kolaylaştırıcı ve dijitalleşmeyi esas alan sınır ötesi altyapılar geliştirmemiz gerektiğine inanıyor ve bu yönde atılacak adımlara katkı sağlayacağımızı bu vesileyle sizlerle paylaşıyoruz. Yapacağımız ortak çalışmalarla, Akdeniz'in ekonomik açıdan stratejik öneminin daha da artırılabileceğini, Akdeniz'deki bölgesel ticaret ve taşımacılığın tüm ülkelerin refahına katkı sağlayacak şekilde gelişebileceğini değerlendiriyoruz. Pandeminin getirdiği süreçte, yenilikçi iş birliği adımlarına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var."