Bakan Tüfenkci, Kanal 7’de gündemi değerlendirdi

Bakan Tüfenkci, Kanal 7’de Mehmet Acet’in sunduğu Başkent Kulisi programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

19 Aralık 2016
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Kanal 7’de Mehmet Acet’in sunduğu Başkent Kulisi programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Programın satır başları arasında; terör saldırıları, milli seferberlik, ekonomik durum ve esnafa sicil affı konusu yer aldı.

Bakan Tüfenkci’nin konuşmasından başlıklar şöyle:

Terör saldırıları

Dün Kayseri’de ve önceki hafta Beşiktaş’ta hayatını kaybeden ve şehit olan askerlerimize ve vatandaşlarımıza ve bütün şehitlerimize Cenab’ı Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Türkiye çok yönlü bir terör saldırısıyla mücadele ediyor. Türkiye’ye istikamet çizemeyenler ve dize getiremeyenler Türkiye’yi terörle dize getirmeye çalışıyorlar ama nafile.. Güvenlik güçlerimiz nasıl şehirlerde, terör bölgelerinde, kırsalda büyük bir başarıyla bu hainleri püskürttüyse, onlara gerekli dersleri verdiyse, bu tür saldırılara karşı da güvenlik güçlerimiz gerçekten hassas. Ortaya çıkmamış bir çok saldırı girişimini de önlemiştir..
Toplumu infiale yol açacak şekilde ve toplumdaki gerginliği artıracak şekilde veya toplumu dize getirme adına, onları korku ve panikle yıldırma adına gerçekleştirilmeye çalışılan bu eylemlere Türkiye olarak bizler asla ve asla prim vermeyeceğiz…
Birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi pekiştirerek, teröre inat daha fazla üreterek, bu ülkeye daha fazla sahip çıkarak, komşumuza, kardeşimize, iş adamımıza, sanayicimize, çiftçimize daha fazla sahip çıkarak ve birbirimize daha fazla kenetlenerek teröre asla prim vermeyecek ve bu saldırılara karşı direncimiz artarak yolumuza devam edeceğiz. Türkiye’yi yolundan bilsinler ki kimse döndüremeyecektir.
Bölgede ayakta kalabilen tek güçlü ülke Türkiye. Türkiye’yi yıpratmak adına bu tür terör eylemlerini, çeşitli maşalarını kullanarak hayata geçiren devletler maalesef var. Türkiye’yi bu hale getirmek isteyenler dün DEAŞ’ı, bugün PKK’yı, yarın FETÖ’yü her türlü terör örgütünü kullanırlar…
Türkiye Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra hızlı karar alma, güçlü yönetimlerle, güçlü meclisiyle ve güçlü Türkiye ile bu terör saldırılarının üstesinden daha hızlı gelecektir..
 
​Milli seferberlik

Bu mücadeleyi sadece güvenlik güçleriyle yapmak yerine topyekun tüm milletle beraber yapmak anlamına geliyor. Millet bu mücadeleyi nasıl yapacak? Şüphelendiği, endişe duyduğu veya olağanüstü gördüğü noktada vatandaşlık görevini yaparak bu bilgileri ilgililere iletecek…
Eğer siz sanayiciyseniz, tüccarsanız daha çok üreterek, çalışarak, terörün kaynağı olan işsizlik üzerine daha fazla giderek, bu bizim görevimiz değil demeden, birbirimizi ötekileştirmeden,  tamamen terör örgütlerine odaklanarak, herkes kendi tabanına ve camiasına sahip çıkarak milli seferberliği gerçekleştirebilecektir…
Herkes karınca kararınca hem safhını belirtmek hem de gerekli görevleri ifa ederek, sözle de alkışla da prim vermeyerek, teröre lanet okuyarak,  her yerde birlik ve beraberliğimizi sergileyerek bunu göstereceğiz.
Terörle mücadelede iş Hükümete de millete de düşüyor. Bu hepimizin işi. Birinci derecede bizim işimiz hükümetin işi ama vatandaşımızın hassasiyeti var hep beraber hareket etmemiz gerekiyor.

Ekonomideki daralma

Türkiye ekonomisi kırılganlık testini bana göre başarı ile geçti. Bu kadar ağır bir darbe girişiminden sonra piyasalarımızın toparlanması özellikle finans çevrelerindeki bu dalgalanmayı kimse kalıcı zannetmesin. Bunlar geçici ve arızidir.
Türk ekonomisi gerek mali disiplini ile gerek bankacılık sektörü ile sağlam temeller üzerinde yürüyor. Biz reel sektörün bundan az etkilenmesi için Sayın Başbakanımızın 2 ay önce Diyarbakır’ da açıkladığı 23 ili kapsayan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ da büyük bir moral ve motivasyon sağlayan cazibe merkezleri ile ilgili paketleri açıkladı. Resmi olarak başvuru başlamadığı halde ciddi anlamda bir talep var. Fiiliyata geçtikten sonra bu talepler artarak devam edecek.
Özellikle üreten insanların yanında olduğumuzu göstermek için 15 gün önce yine Sayın Başbakanımız tarafından teşvik ve tedbir paketleri açıklandı. Finanslar darlığa düşen firmalara 250 milyar TL ye varan krediyi öngörüyoruz. Normalde piyasaların ihtiyacı olan 30-40 milyarın çok daha üzerinde bir kredi öngördük. Bu tüm reel sektörü kapsıyor. 2017 yılı içerisinde yatırım yapacak işletmelere ekstra teşvikler verilecek. Örneğin kurumsal vergileri sıfırlanıyor, diğer teşviklere ilave artı %15 vergi avantajı getiriliyor, fabrika yapımlarında KDV iadeleri saplanıyor. KOBİ lere 1 yıl ödemesiz 2 yıl vadeli 50 bin liraya varan krediler veriyoruz. 4. Çeyrekle beraber inşallah büyüyeceğiz.

Esnafa Sicil Affı

Onunla ilgili çalışmalarımızı başbakanlığa sunduk. Bu hafta meclisten geçirip esnafımıza beyaz bir sayfa açmak istiyoruz. Bunun uygulanabilirliği çok önemli.
 
Bankaların genel tutumu

Bankalara haksızlık yapmak istemeyiz ama onların da bu zor günlerde müşterilerinin yanında olması gerekir. Bu konuda bankalar hassas davranmalı. Biz bankaların finansman akışı bozulsun ya da risk payları artsın istemiyoruz özellikle Başbakanımızın açıkladığı gibi kredi garanti fonunu büyüterek banların riskinin bir kısmını üzerimize alıyoruz. Bir nevi millete kefil olmuş oluyoruz.
 
Bankalar hassas davranmak zorunda. Gerçekten batan insanlara yeniden kredi vermenin bir anlamı yok. Seçici davranıp verebilecekleri küçük kredilerle veya yapılandırabilecekleri borçlarla indirecekleri faizlerle, vadesini uzattıkları faizini düşürdükleri yapılandırmalarla eğer o işletmeler firmalar kurtuluyorsa bankaların gerçekten hassas davranıp elini taşın altına koymaları gerek.
Elbette ki her banka kendi geleceğini düşünür bu da bir ticari işletme ama nasıl ki her reel yatırımcı veya müşterisi olan firmalar zorda olan kendi bayilerini destekliyorsa bankalarda kendi müşterilerini desteklemeleri lazım.
Sicil affı çıktığında yeniden yapılandırma noktasında hassas davranmalarını istiyorum. Bu noktada bankalara bir değerlendirme noktası bıraktık. Dedik ki Yapılandırma yapacak sizleriniz her firmayı yapılandırmayın ama gerçekten kurtulacaksa gerçekten üretimini devam ettirecekse gerçekten firmanın sahibi bütün varlığını satıp şirketine koymuşsa yeterli teminatları verebiliyorsa bu şirkete sizde yardım edin.

Dövizdeki hareketlilik

Tek bir nedene bağlamak doğru değil ABD deki seçimlerden tutun da FED in faiz artırımına kadar FETÖ başka terör örgütlerini faiz lobilerinin ve ya Türkiye üzerinde hesapları olanların manipüle etmelerinden tutun da içteki bir takım daralmalara kadar üçüncü çeyrekteki daralması da dahil olmak üzere bunların tamamının birleşkesiyle oluşan bir finansal dalgalanma yaşadık. Aldığım tedbirlerle ben hep söylüyorum bu geçicidir. Türk milleti de Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla gerçekten ciddi bir cevap verdi en önemlisi tavrını, yolunu ortaya koydu kimin yanında olduğunu ortaya koydu. Bunun psikolojik etkisi son derece önemli.
Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla birçok firmanın, işletmenin Bakanlıkların veya kurumlarının sözleşmelerinin dolardan Türk lirasına çevirmesi de önemli bir husus. Önemli ihalelerin Türk lirası üzerinden yapılması dolara olan talebi azaltacak, ihracat-ithalat yaptığımız ülkelerle karşılıklı yerel para birimleri üzerinden ticaret yapılması dövize olan talebi azaltacak yine halkımızın bu dönem içerisinde döviz alımından çok bozdurma yönünde irade ortaya koyması dövize olan talebin psikolojik olarak dövizin çıkmasını engelleyecek.
Geçtiğimiz hafta yerli malı haftasıydı. Yerli malı kullanımını artırılması, sanayide kullandığımız makinelerin yerli üretim olması ithal ikame noktasında bizim teşviklerimizle ithalata bağımlılığın azaltacak yatırımları teşvik edilmesi önemli bu orta vadede Türkiye’nin cari açığını ve döviz açığını da dengelemesi açısından önemli bir gelişme.
Sadece dolara bakarak yüzde on yedi fakirleştik demek Euro da o kadar kayıp yok dolayısıyla Euro cinsinde değerlendirdiğinizde farklı dolar cinsinde değerlendirdiğinizde farklı veya ruble cinsinde değerlendirdiğinizde farklı dolayısıyla rakamları çok çeşitli şekilde dans ettirebilirsiniz ama önemli olan milletin hayatında ve Türkiye’nin üretiminde ne değişti ona bakmak lazım.