Bakan Tüfenkci: "Marka Ruhu'nu diriltmeliyiz"
Bakan Tüfenkci, Capital ve Ekonomist dergilerinin düzenlediği "CEO Club Perakende Gündemi 2016" panelinde konuştu.
18 Ağustos 2016
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde düzenlenen "CEO Club Perakende Gündemi 2016" toplantısına katıldı.
Ülke ekonomisine katkı veren reel sektör temsilcilerinin sorunları ve önerilerini bizzat dinleyerek Bakanlar Kurulu’nda çözüm üretmeye önem verdiğini belirten Bakan Tüfenkci, "Üretici ve ihracatçıların "Marka Ruhu" nu diriltmesi gerekiyor. Bizim yurt dışındaki markalarımızın ve ihracatımızın büyümesi Türkiye'nin büyümesidir. İhracat ve yatırım teşviklerinde özellikle Türkiye için hangi sektör önem arz ediyorsa, hangi sektörde ithalatı ve cari açığı azaltacak yatırımlar varsa bunların tamamını teşvik kapsamına alıyoruz." dedi.
Yurt dışından hazır markaların da alınabilmesi ve buna da teşvik verilmesi gerektiğini dile getiren Bakan Tüfenkci, şöyle devam etti:
"Bu teşvik paketinde o da var. Ama alırken sadece markayı, isim hakkını almamalıyız. Adamın tasarımcısından makinasına, pazarlamacısına kadar tamamını alıp belli bir süre çalışıp ondan sonra bu bilgi ve birikimi yurt içine taşıdıktan sonra o markanın amiral gemisi olarak kullanıp başka markalarımızı da onun yanında konumlandırabiliriz. Biliyoruz ki marka oluşturmak sadece para gücüne bakmıyor. Başka duygusal bağlar oluşturmak da lazım. Siz uğraşırsınız, zincirin halkalarını tek tek dizersiniz ama ülkenizle, ailenizle ve mağaza çalışanınızla ilgili ufacık bir şey o zinciri dağıtabilir. Onun için gerçekten yurt dışında marka almak o kadar kötü bir şey değil. Bence bunun da teşvik edilmesi lazım. Bizim hükümet olarak bunu teşvik etmemiz lazım."
Bakan Tüfenkci, Türkiye'nin coğrafi konumunun avantaja çevrilerek uluslararası firmaların lojistik üssü haline getirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bunun için bakanlığımızın da çalıştığı, yakında kamuoyu ile paylaşacağımız önemli projelerden birisi de lojistik ticaret merkezleri. Bu tıpkı Dubai ve Singapur'daki gibi sadece serbest olarak mal alınıp satılan, birtakım gümrük ve vergi avantajları olan, modern depolama ve dağıtım kanalları bulunan, tıpkı organize sanayiler gibi toplu olarak deniz ve hava limanlarının, kara ulaşımının mükemmel olduğu lokasyonlarda bunları hayata geçirip hem uluslararası hem de kendi yerli girişimcilerimizi desteklememiz lazım." diye konuştu.
"Sahipleri cezasını çeksin ama şirketleri batırmayalım"
Bakan Tüfenkci, "FETÖ'ye mali destek veren şirketlerin nasıl anlaşılıp anlaşılmayacağına" ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:
"17-25 Aralık'tan önce şu şirket buna yardım etmiş, burs vermiş, şöyle bir faaliyette bulunmuş... Bunları önemsemiyoruz. Bunlarla ilgili bir soruşturma yaşanmayacak. Ancak Cumhurbaşkanımızın 17-25 Aralık yargı ve emniyet darbesinden sonra meydanlara çıkarak bunun bir terör örgütü olduğunu, bunlara yardım edilmemesi gerektiğini, okullardan çocuklarının alınması, derneklerinden çıkılmasına, bankalarıyla çalışılmaması gibi birtakım tabloyu ortaya koyduktan sonra, kimi insanların meydanlara çıkarak çeşitli beyanlarla veya fiili durumlarla, 'Siz ne kadar insanı işten atarsanız atın onları istihdam ederim, kimin inlerine girilecek...' diye meydan okuyanlar, bu faaliyetlerini devam ettirenler, bu ülkenin sermayesini bir başka yere, örgüte kaçıranlar elbette ki hesabını hukuk çerçevesinde verecekler."
Tüfenkci, bunun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın da söylediği gibi, intikam duygusuyla değil hukuk içinde yapılacağını kaydederek, şöyle devam etti:
"Yine o şirketler eğer bu terör örgütlerinin yoğun faaliyet alanı içerisinde, göbeğinde olmadıysa... Bu şirketler Ahmet'in, Mehmet'in, Sami Bey'in olabilir. Ama esasında bu ülkenin varlıklarıdır. Şirket sahipleri bireysel olarak varsa cezalarını çeksinler ama o şirketleri yok etmeyelim, batırmayalım, o şirketleri yaşatalım diye de bir genel düşüncemiz var. Bununla ilgili Adalet, Maliye, İçişleri bakanlıkları ve bizim bakanlığımız, Başbakan Yardımcımız başkanlığında toplandık. Böyle bir yapı ve şirketler varsa, ki bunlar biliniyor sayıları abartılacak sayıda değil, bu şirketlerin ne şekilde nereye para transferleri gerçekleştirmişler onlar belli, bunları biliyoruz. Dolayısıyla bu noktada biz finans sektörüne de sürekli konuşuyoruz. Çünkü onlar çok daha hassas oluyor."
Tüfenkci, bu işlere bulaşmayanların, bu işlerin göbeğinde olmayanların, endişe edeceği hiçbir nokta olmadığını vurguladı.
Darbe girişimi sürecinde hiçbir mağazanın, aracın, dükkanın zarar görmediğini aktaran Tüfenkci, milletin demokrasiye ve hukuka sahip çıktığını, sivil direniş destanı yazdığını söyledi.
Milletin AK Partili, MHP'li ve CHP'li diye bölünmeden direniş gösterdiğini ancak Avrupalı dostların bunu göremediğini dile getiren Tüfenkci, "Dolayısıyla sitemimiz bundan. Yoksa biz AB'nin değerlerinden veya AB içerisinde yer alma noktasından asla ve asla geri adım atma gibi bir niyetimiz yok" diye konuştu.
Tüfenkci, kendinden önce konuşan perakende sektörünün temsilcilerinin belirttiği sorunların gerçek manada sorun olmadığını kaydederek, "Gerçekten de ben daha çok sorun bekliyordum. Mesela sizin bana göre çok önemli sorunlarınız var. O sorunları çözme noktasında biz irade sergiliyoruz. Örneğin esnek çalışma modeli, kıdem tazminatı düzenlemesini getirmeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Vergi düzenlemelerini oturup iyi tartışmak gerektiğini vurgulayan Tüfenkci, vergideki indirimin ne kadar kazanca döneceği, üreticiye ne kadar yansıyacağı konularında etki analizlerinin iyi yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Tüfenkci, sebze ve meyvenin üreticiden tüketiciye gelene kadar fiyatının ciddi şekilde katlandığını kaydederek, kendisinin üreticiye, nakliyeciye, halciye, esnafa ve pazarcıya sorduğunda hiçbirinin de süreçten para kazanmadığını, herkesin "Biz kazanmıyoruz, şunlar şunlar kazanıyor." dediğini aktardı.
Bu konuların tüm sektörler için bütün paydaşlarla bir araya gelerek şeffaf bir şekilde konuşulması gerektiğinin altını çizen Tüfenkci, "Sadece üreticiyi, tüccarı, nakliyeciyi dinlediğiniz zaman bir şeyler eksik kalıyor. Sorun eksik kalıyor ve herkes çözümü kendi tarafında bulmak için gayret gösteriyor." diye konuştu.
Tüfenkci, ülkenin kalkınması konusunda iş adamlarının gayretinin önemli olduğunu ve bu hedefleri koyarken iş adamlarına, millete ve bu topraklarda iş yapanlara güvendiklerini anlatarak, hükümet ve bakanlık olarak kendilerinin de ön açıcı, sorunları çözen bir anlayışla hareket ettiklerini bildirdi.
"Perakende sektörü daha çok büyümeli"
Bakan Tüfenkci, perakende ile ilgili yasa ve ikincil düzenlemeleri yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz sorunları çözdüğümüz sürece iyi işler yapabilir ve iyi eserler bırakabiliriz. Sorun oluşturduğumuz sürece çok iyi konuşsak ve düzenlemeler yapsak da sonuç odaklı çalışmıyorsak hiçbir anlamı yok. Şurada bir sorun var; Türkiye olarak 26 çeyrektir büyüyorsak, perakende sektörü bunun altındaysa burada bir sorun vardır. Perakendecilik sektörü agresif bir sektör. Ama yeteri kadar, sizin de söylediğiniz kadar büyümediğinize göre çok agresif bir sektör değiliz. Bunun nedenleri var. Bunu bütün Türkiye'deki perakendeyi düşünerek söylüyorum."
Tüfenkci, Türkiye'nin herhangi bir yerindeki bakkal kazanamadığında perakendecilerin de cirosunun düşeceğini kaydederek, perakende sektörünün sadece organize veya modern kısmına değil, tümüne bakılması gerektiğini bildirdi.
"Doğu ve güneydoğuda terörle mücadelede daha etkili sonuçlar alınacak"
Tüfenkci, bütün perakendecilere bakanlığın kapısının açık olduğunu belirterek, perakende sektörüne gerçekten inandığını, onlardan gelecek bütün önerilere açık olduklarını söyledi.
Perakende sektörünün ülke için çok önemli olduğunu vurgulayan Tüfenkci, bu sektörde karamsar bir tablo çizecek durum olmadığını ancak uzun soluklu planların yapılabildiği düzenleme ve çalışma ortamı istendiğini, bunu da sağlama yolunda ellerinden geleni yapacaklarını anlattı.
Tüfenkci, yabancı yatırımcının Türkiye'ye gelmesi noktasında çok önemli düzenlemeler yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Ama ne kadar düzenleme yaparsanız yapın tabii ki ülkenin terör belasından hızlı bir şekilde uzaklaşması lazım. Ben inanıyorum ki, bu terör belasını toplum olarak el birliğiyle çözeceğiz. Siz doğudaki, güneydoğudaki birtakım terör olaylarını, onların son çırpınışları olarak görün. Özellikle FETÖ yapılanması çözüldükten sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki mücadelenin bir başka seyre gireceğini ve o seyirde mücadelenin sonuçlarının daha etkili alınacağına inanıyorum."
Tüfenkci, bir düzenleme yaparken etki analizi yapılması gerektiğini, etki analizi olmayan düzenlemeye izin verilmeyeceğini bildirdi.
"Soğuk hava taşımacılığıyla ilgili teşvik vereceğiz"
Tüfenkci, konuşmasından sonra katılımcıların sorularını da yanıtladı.
Soğuk hava taşımacılığını teşvik edeceklerini belirten Tüfenkci, paketlemeyi de düzenleyeceklerini aktararak, ürünler tarladan markete gelene kadar yüzde 30'a yakın bir fire verdiğini ve bunların maliyet olduğunu söyledi.
Tüfenkci, "Kim nereden ne almış neye satmış" bunların da şeffaflaşmasını istediklerini, özellikle arada zincirde görünmeyenlerin ne kazandığını vatandaşın görmesini istediklerini dile getirdi.
Bu konuların tarafların bütünü ile konuşulacağını vurgulayan Tüfenkci, "İnşallah iyi bir yasa çıkaracağız." dedi.
"Şirket sayısı binin altında"
Tüfenkci, "8 bine yakın şirketin bu örgütle bağlantısının bulunduğu, bankacıların, kredi verdikleri şirketler arasında bu şirketlerin olup olmadığına dair tedirgin olduğu" şeklindeki bir yorum üzerine, "Bu 7-8 bin şirket meselesinin çıkış noktası şurası; 17-25 Aralık'tan sonra şüpheli şirketleri Maliye Bakanlığı vergi denetimi ve diğer noktalarda inceledi. Bu oradan kalma bir rakam. Ama dediğim gibi bu rakamlar binin altında." dedi.
Bankacıları rahatlatmak için ilgili toplantıların yakın zamanda yapılabileceğini dile getiren Tüfenkci, verilen kredinin geri dönüşü olmadığı takdirde bankanın yanı sıra vatandaşın da zarar göreceğini, bu yüzden hassasiyetlerin farkında olduklarını aktardı.
Ülke ekonomisine katkı veren reel sektör temsilcilerinin sorunları ve önerilerini bizzat dinleyerek Bakanlar Kurulu’nda çözüm üretmeye önem verdiğini belirten Bakan Tüfenkci, "Üretici ve ihracatçıların "Marka Ruhu" nu diriltmesi gerekiyor. Bizim yurt dışındaki markalarımızın ve ihracatımızın büyümesi Türkiye'nin büyümesidir. İhracat ve yatırım teşviklerinde özellikle Türkiye için hangi sektör önem arz ediyorsa, hangi sektörde ithalatı ve cari açığı azaltacak yatırımlar varsa bunların tamamını teşvik kapsamına alıyoruz." dedi.
Yurt dışından hazır markaların da alınabilmesi ve buna da teşvik verilmesi gerektiğini dile getiren Bakan Tüfenkci, şöyle devam etti:
"Bu teşvik paketinde o da var. Ama alırken sadece markayı, isim hakkını almamalıyız. Adamın tasarımcısından makinasına, pazarlamacısına kadar tamamını alıp belli bir süre çalışıp ondan sonra bu bilgi ve birikimi yurt içine taşıdıktan sonra o markanın amiral gemisi olarak kullanıp başka markalarımızı da onun yanında konumlandırabiliriz. Biliyoruz ki marka oluşturmak sadece para gücüne bakmıyor. Başka duygusal bağlar oluşturmak da lazım. Siz uğraşırsınız, zincirin halkalarını tek tek dizersiniz ama ülkenizle, ailenizle ve mağaza çalışanınızla ilgili ufacık bir şey o zinciri dağıtabilir. Onun için gerçekten yurt dışında marka almak o kadar kötü bir şey değil. Bence bunun da teşvik edilmesi lazım. Bizim hükümet olarak bunu teşvik etmemiz lazım."
Bakan Tüfenkci, Türkiye'nin coğrafi konumunun avantaja çevrilerek uluslararası firmaların lojistik üssü haline getirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bunun için bakanlığımızın da çalıştığı, yakında kamuoyu ile paylaşacağımız önemli projelerden birisi de lojistik ticaret merkezleri. Bu tıpkı Dubai ve Singapur'daki gibi sadece serbest olarak mal alınıp satılan, birtakım gümrük ve vergi avantajları olan, modern depolama ve dağıtım kanalları bulunan, tıpkı organize sanayiler gibi toplu olarak deniz ve hava limanlarının, kara ulaşımının mükemmel olduğu lokasyonlarda bunları hayata geçirip hem uluslararası hem de kendi yerli girişimcilerimizi desteklememiz lazım." diye konuştu.
"Sahipleri cezasını çeksin ama şirketleri batırmayalım"
Bakan Tüfenkci, "FETÖ'ye mali destek veren şirketlerin nasıl anlaşılıp anlaşılmayacağına" ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:
"17-25 Aralık'tan önce şu şirket buna yardım etmiş, burs vermiş, şöyle bir faaliyette bulunmuş... Bunları önemsemiyoruz. Bunlarla ilgili bir soruşturma yaşanmayacak. Ancak Cumhurbaşkanımızın 17-25 Aralık yargı ve emniyet darbesinden sonra meydanlara çıkarak bunun bir terör örgütü olduğunu, bunlara yardım edilmemesi gerektiğini, okullardan çocuklarının alınması, derneklerinden çıkılmasına, bankalarıyla çalışılmaması gibi birtakım tabloyu ortaya koyduktan sonra, kimi insanların meydanlara çıkarak çeşitli beyanlarla veya fiili durumlarla, 'Siz ne kadar insanı işten atarsanız atın onları istihdam ederim, kimin inlerine girilecek...' diye meydan okuyanlar, bu faaliyetlerini devam ettirenler, bu ülkenin sermayesini bir başka yere, örgüte kaçıranlar elbette ki hesabını hukuk çerçevesinde verecekler."
Tüfenkci, bunun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın da söylediği gibi, intikam duygusuyla değil hukuk içinde yapılacağını kaydederek, şöyle devam etti:
"Yine o şirketler eğer bu terör örgütlerinin yoğun faaliyet alanı içerisinde, göbeğinde olmadıysa... Bu şirketler Ahmet'in, Mehmet'in, Sami Bey'in olabilir. Ama esasında bu ülkenin varlıklarıdır. Şirket sahipleri bireysel olarak varsa cezalarını çeksinler ama o şirketleri yok etmeyelim, batırmayalım, o şirketleri yaşatalım diye de bir genel düşüncemiz var. Bununla ilgili Adalet, Maliye, İçişleri bakanlıkları ve bizim bakanlığımız, Başbakan Yardımcımız başkanlığında toplandık. Böyle bir yapı ve şirketler varsa, ki bunlar biliniyor sayıları abartılacak sayıda değil, bu şirketlerin ne şekilde nereye para transferleri gerçekleştirmişler onlar belli, bunları biliyoruz. Dolayısıyla bu noktada biz finans sektörüne de sürekli konuşuyoruz. Çünkü onlar çok daha hassas oluyor."
Tüfenkci, bu işlere bulaşmayanların, bu işlerin göbeğinde olmayanların, endişe edeceği hiçbir nokta olmadığını vurguladı.
Darbe girişimi sürecinde hiçbir mağazanın, aracın, dükkanın zarar görmediğini aktaran Tüfenkci, milletin demokrasiye ve hukuka sahip çıktığını, sivil direniş destanı yazdığını söyledi.
Milletin AK Partili, MHP'li ve CHP'li diye bölünmeden direniş gösterdiğini ancak Avrupalı dostların bunu göremediğini dile getiren Tüfenkci, "Dolayısıyla sitemimiz bundan. Yoksa biz AB'nin değerlerinden veya AB içerisinde yer alma noktasından asla ve asla geri adım atma gibi bir niyetimiz yok" diye konuştu.
Tüfenkci, kendinden önce konuşan perakende sektörünün temsilcilerinin belirttiği sorunların gerçek manada sorun olmadığını kaydederek, "Gerçekten de ben daha çok sorun bekliyordum. Mesela sizin bana göre çok önemli sorunlarınız var. O sorunları çözme noktasında biz irade sergiliyoruz. Örneğin esnek çalışma modeli, kıdem tazminatı düzenlemesini getirmeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Vergi düzenlemelerini oturup iyi tartışmak gerektiğini vurgulayan Tüfenkci, vergideki indirimin ne kadar kazanca döneceği, üreticiye ne kadar yansıyacağı konularında etki analizlerinin iyi yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Tüfenkci, sebze ve meyvenin üreticiden tüketiciye gelene kadar fiyatının ciddi şekilde katlandığını kaydederek, kendisinin üreticiye, nakliyeciye, halciye, esnafa ve pazarcıya sorduğunda hiçbirinin de süreçten para kazanmadığını, herkesin "Biz kazanmıyoruz, şunlar şunlar kazanıyor." dediğini aktardı.
Bu konuların tüm sektörler için bütün paydaşlarla bir araya gelerek şeffaf bir şekilde konuşulması gerektiğinin altını çizen Tüfenkci, "Sadece üreticiyi, tüccarı, nakliyeciyi dinlediğiniz zaman bir şeyler eksik kalıyor. Sorun eksik kalıyor ve herkes çözümü kendi tarafında bulmak için gayret gösteriyor." diye konuştu.
Tüfenkci, ülkenin kalkınması konusunda iş adamlarının gayretinin önemli olduğunu ve bu hedefleri koyarken iş adamlarına, millete ve bu topraklarda iş yapanlara güvendiklerini anlatarak, hükümet ve bakanlık olarak kendilerinin de ön açıcı, sorunları çözen bir anlayışla hareket ettiklerini bildirdi.
"Perakende sektörü daha çok büyümeli"
Bakan Tüfenkci, perakende ile ilgili yasa ve ikincil düzenlemeleri yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz sorunları çözdüğümüz sürece iyi işler yapabilir ve iyi eserler bırakabiliriz. Sorun oluşturduğumuz sürece çok iyi konuşsak ve düzenlemeler yapsak da sonuç odaklı çalışmıyorsak hiçbir anlamı yok. Şurada bir sorun var; Türkiye olarak 26 çeyrektir büyüyorsak, perakende sektörü bunun altındaysa burada bir sorun vardır. Perakendecilik sektörü agresif bir sektör. Ama yeteri kadar, sizin de söylediğiniz kadar büyümediğinize göre çok agresif bir sektör değiliz. Bunun nedenleri var. Bunu bütün Türkiye'deki perakendeyi düşünerek söylüyorum."
Tüfenkci, Türkiye'nin herhangi bir yerindeki bakkal kazanamadığında perakendecilerin de cirosunun düşeceğini kaydederek, perakende sektörünün sadece organize veya modern kısmına değil, tümüne bakılması gerektiğini bildirdi.
"Doğu ve güneydoğuda terörle mücadelede daha etkili sonuçlar alınacak"
Tüfenkci, bütün perakendecilere bakanlığın kapısının açık olduğunu belirterek, perakende sektörüne gerçekten inandığını, onlardan gelecek bütün önerilere açık olduklarını söyledi.
Perakende sektörünün ülke için çok önemli olduğunu vurgulayan Tüfenkci, bu sektörde karamsar bir tablo çizecek durum olmadığını ancak uzun soluklu planların yapılabildiği düzenleme ve çalışma ortamı istendiğini, bunu da sağlama yolunda ellerinden geleni yapacaklarını anlattı.
Tüfenkci, yabancı yatırımcının Türkiye'ye gelmesi noktasında çok önemli düzenlemeler yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Ama ne kadar düzenleme yaparsanız yapın tabii ki ülkenin terör belasından hızlı bir şekilde uzaklaşması lazım. Ben inanıyorum ki, bu terör belasını toplum olarak el birliğiyle çözeceğiz. Siz doğudaki, güneydoğudaki birtakım terör olaylarını, onların son çırpınışları olarak görün. Özellikle FETÖ yapılanması çözüldükten sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki mücadelenin bir başka seyre gireceğini ve o seyirde mücadelenin sonuçlarının daha etkili alınacağına inanıyorum."
Tüfenkci, bir düzenleme yaparken etki analizi yapılması gerektiğini, etki analizi olmayan düzenlemeye izin verilmeyeceğini bildirdi.
"Soğuk hava taşımacılığıyla ilgili teşvik vereceğiz"
Tüfenkci, konuşmasından sonra katılımcıların sorularını da yanıtladı.
Soğuk hava taşımacılığını teşvik edeceklerini belirten Tüfenkci, paketlemeyi de düzenleyeceklerini aktararak, ürünler tarladan markete gelene kadar yüzde 30'a yakın bir fire verdiğini ve bunların maliyet olduğunu söyledi.
Tüfenkci, "Kim nereden ne almış neye satmış" bunların da şeffaflaşmasını istediklerini, özellikle arada zincirde görünmeyenlerin ne kazandığını vatandaşın görmesini istediklerini dile getirdi.
Bu konuların tarafların bütünü ile konuşulacağını vurgulayan Tüfenkci, "İnşallah iyi bir yasa çıkaracağız." dedi.
"Şirket sayısı binin altında"
Tüfenkci, "8 bine yakın şirketin bu örgütle bağlantısının bulunduğu, bankacıların, kredi verdikleri şirketler arasında bu şirketlerin olup olmadığına dair tedirgin olduğu" şeklindeki bir yorum üzerine, "Bu 7-8 bin şirket meselesinin çıkış noktası şurası; 17-25 Aralık'tan sonra şüpheli şirketleri Maliye Bakanlığı vergi denetimi ve diğer noktalarda inceledi. Bu oradan kalma bir rakam. Ama dediğim gibi bu rakamlar binin altında." dedi.
Bankacıları rahatlatmak için ilgili toplantıların yakın zamanda yapılabileceğini dile getiren Tüfenkci, verilen kredinin geri dönüşü olmadığı takdirde bankanın yanı sıra vatandaşın da zarar göreceğini, bu yüzden hassasiyetlerin farkında olduklarını aktardı.