Bakan Yazıcı, '3. Reklam Sempozyumu'nda Konuştu

Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''3. Reklam Sempozyumu'' nun açılışında konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, reklam sektöründe faaliyet gösteren tüm tarafların katılımıyla geleneksel hale gelen Reklam Sempozyumu'nun 3'üncüsünde bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirtti.

22 Kasım 2012



Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''3. Reklam Sempozyumu'' nun açılışında konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, reklam sektöründe faaliyet gösteren tüm tarafların katılımıyla geleneksel hale gelen Reklam Sempozyumu'nun 3'üncüsünde bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirtti. Bakan Yazıcı, reklamcılık sektörünü, ekonomiyi harekete geçiren önemli güçlerden biri olarak gördüklerini belirterek, ''Ancak tüketici sağlığını ve güvenliğini tehdit eden reklamlara karşı kesin bir tavrın da sahibi ve temsilcisiyiz'' dedi.
 

 
Reklamların, tüketicilerin satın alma tercihlerini doğrudan etkileyen en önemli ticari iletişim aracı olduğunu ifade ederenYazıcı, şöyle konuştu: ''Reklam verenler de üreticiler ve tüketiciler arasında önemli bir köprü işlevi görmektedir. Bu itibarla, reklamlarda yer alan tüm bilgilerin doğru olması, tüketicilerimizin çıkarlarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Biz reklamcılık sektörünü, ekonomiyi harekete geçiren önemli güçlerden biri olarak görüyoruz. Ancak tüketici sağlığını ve güvenliğini tehdit eden reklamlara karşı kesin bir tavrın da sahibi ve temsilcisiyiz. Reklamlardaki gerçeğe aykırı veya abartılı ifade ve beyanlarla tüketicilerin aldatılıp, mağdur edilmesi, sıkça karşılaştığımız önemli bir sorundur. Bu bağlamda, gerek reklam veren firmalara ve bu reklamları hazırlayan ve yayınlayan kuruluşlara gerekse reklam denetimini ifa eden otoritelere büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu sempozyumlar vesilesiyle ticari reklam ve ilanlarda yaşanan sorunları masaya yatırıyor, bunlara çözüm yolları arıyor, aynı zamanda güncel gelişmeleri de değerlendiriyoruz. Bu tür organizasyonlar, özellikle tüketicilerimizin çıkarlarının korunması ve dürüst bir ticari hayatın oluşması açısından son derece faydalıdır.''
 

 
-''Bu yılın ilk altı ayındaki reklam harcamaları 2 milyar 396 milyon lira''-
Yazıcı, sempozyumda bu yıl sağlık kuruluşlarının yayınladıkları reklamlarla, birtakım hastalıkları veya sağlık sorunlarını iyileştirdiği, tedavi ettiği yönünde çeşitli sağlık beyanları içeren ürünlerle ilgili reklamlar konusunun ele alınacağını kaydetti.
Reklam sektöründeki yatırımlara değinen Yazıcı, şunları kaydetti:
''Dünya genelinde reklam yatırımlarında 2011'den 2012'ye geçildiğinde ortalama yüzde 2,8 büyümüştür. Ülkemizde de reklam pastası ekonomik gelişmelerden payını almakta ve her geçen yıl reklam harcamaları artmaktadır. Türkiye'de 2012'nin ilk 6 ayında gerçekleşen toplam reklam harcamaları, 2011'in aynı dönemine göre yüzde 5 büyümüştür. Bu yılın ilk altı ayındaki reklam harcamaları 2 milyar 396 milyon liradır. Televizyon, yüzde 56 ile reklam yatırımlarında en yüksek paya sahiptir. Global anlamda Yüzde 12,1 büyüme oranıyla 2012'nin en çok büyüyen reklam mecrası olarak internet reklamcılığı kabul edilmektedir. Bu alanda ülkemizde gerçekleştirilen toplam yatırım miktarı 417 milyon liradır. Ülkemizde 2012 yılının ilk 6 ayında, internet reklamcılığı geçen yılın aynı önemine kıyasla yüzde 34,4 büyümüştür.''
Yazıcı, halihazırda toplam reklam pastası içerisinde yaklaşık yüzde 8 payla üçüncü sırada bulunan internet mecrasının bu büyüme hızıyla yakın bir gelecekte en önemli reklam mecrası olacağının öngörüldüğünü söyledi.
Bakan Yazıcı, 2012'nin ilk 6 ayında, televizyon reklamları konusunda en çok harcama yapan sektörlerin başında gıda ve kişisel bakım ve kozmetik sektörlerinin geldiğini vurgulayarak, ''Yine, tüm mecralar bazında yapılan reklam harcamalarının kümülatif toplamında, gıda sektörü en ön sırada yer almaktadır'' dedi.
-Sağlık reklamları ile ilgili sorunlar-
Yazıcı, reklam pastasındaki büyümeye paralel olarak reklam sektöründe yaşanan problemlerde de artış yaşandığını ifade ederek, özellikle internet mecrasında yer alan reklamlara bakıldığında piyasaların, kozmetik veya gıda takviyesi kapsamına giren ürünlerle dolu olduğunun görüldüğünü dile getirdi.
Bu ürünlerin çeşidi ve sayısının giderek arttığına dikkati çeken Yazıcı, bu tür ürünlerin reklam ve tanıtımlarda, neredeyse bütün estetik ve sağlık problemlerinin çözüldüğünün söylendiğini, ancak bu beyanların gerçeklerle maalesef örtüşmediğini belirtti.
Yazıcı, içeriğinde nelerin olduğu bile tam olarak belli olmayan bu ürünlerin, reklamlarda iddia edilen etkinliği gösterip göstermediği hususu bir tarafa, orta ve uzun vadede insan sağlığı üzerinde nasıl bir etki oluşturduğunun da net olarak bilinemediğini kaydetti.
Bu kadar iddialı sağlık beyanları ile piyasaya sürülen bu ürünlerin birçoğunun hiçbir işe yaramadığı gibi, bazılarının ise ölümlere varan ciddi sağlık sorunlarına sebep olduğuna vurgu yapan Yazıcı, ''Bununla birlikte, son yıllarda yapılan bazı bilimsel araştırmalar, bazı bitkisel esaslı element ve bileşenlerin çeşitli sağlık sorunlarının tedavisinde olumlu etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, üniversiteler ve ilgili bilim kuruluşları tarafından, tedavi edici özelliği olan ürünlerin, piyasaya arzından önce gerekli incelemeleri yapması, bu ürünlerin üretim, dağıtım ve satışının da kontrol altında olması doğru yöntemdir. Bu tür ürünlerin mutlaka hekim tavsiyesi üzerine ve hekim kontrolü altında tüketilmesi isabetli bir yaklaşım olacaktır. Bu noktada tüketicilerimizin bilinçli ve çok dikkatli olmaları önemlidir. Her çeşit ürün, bitkisel içerikli dahi olsa mutlaka o konuyla ilgili bir doktora sorarak kullanılmalıdır'' diye konuştu.
-''2010'da Reklam Kurulu, 43 gıda reklamına yaptırım uyguladı''-
Yazıcı, son 3 yıl içerisinde Reklam Kurulu'na yapılan başvurulara bakıldığında sağlık, kozmetik veya gıda takviyesi kapsamına giren ürünlerin reklamlarına ilişkin şikayetlerin önemli ölçüde arttığının görüldüğünü belirtti.
Reklam Kurulu'nun, son beş yıl içerisinde, sağlık alanında 1.797, gıda alanında 1.444, kozmetik ürünleri alanında 587 başvuruyu incelediğini bildiren Yazıcı, şöyle konuştu:
''Bu değerlendirmelerin sonucunda, sağlık sektöründeki 981, gıda sektöründeki 420, kozmetik sektöründeki 211 reklam için durdurma kararı verildi. Bunlardan önemli bir kısmı da idari para cezasıyla müeyyidelendirildi. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, özellikle gıda ürünlerinde sağlık beyanları içeren yanıltıcı reklamların artışıdır. 2010'da Reklam Kurulu, 43 gıda reklamına yaptırım uyguladı. 2011'de ise bu rakam yüzde 100 artışla 87'ye ulaştı. 2012'nin ekim ayına geldiğimizde, bu sayı bir önceki seneye göre yine yüzde 100'ün üzerinde bir artış göstererek 178'e çıktı. Aynı şekilde, sağlık ve kozmetik sektörlerinde tesis edilen idari yaptırımların, bu sektörlerin pazar paylarının artışına paralel olarak arttığını kaygıyla görüyoruz.''
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, birçok hastalığı tedavi ettiği iddia edilen ve gıda takviyesi adı altında piyasaya sunulan ürün reklamlarına ilişkin şikayetlere yönelik olarak, ''2012 yılının ilk 10 ayında Kurul'un uyguladığı toplam 12 milyon liralık para cezasının yüzde 20'si olan 2,5 milyon lirası bu sektöre ait'' dedi.
Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 3. Reklam Sempozyumu'nun açılışında konuşan Bakan Yazıcı, insan sağlığını doğrudan ilgilendiren reklamlara ilişkin şikayetlerin, toplam şikayetler içerisindeki payı 2010'da yüzde 32 iken bugün bu oranın yüzde 56'ya çıktığını söyledi.
Özellikle birçok hastalığı tedavi ettiği iddia edilen ve gıda takviyesi adı altında piyasaya sunulan ürün reklamlarına ilişkin şikayetlerde 2012 yılında ciddi bir artış bulunduğunu aktaran Yazıcı, 2010 yılında Reklam Kurulu'na yapılan 2 bin 322 başvurunun yüzde 9'unun bu tür gıda takviyesi reklamlarıyla ilgili olduğunu, bu yıl bu oranın yüzde 30'a çıktığını dile getirdi.
-''Reklamların içeriğine daha fazla itina gösterilmeli''-
Tüm bu rakamların bu alanda yaşanan sorunların ve tüketici mağduriyetlerinin son yıllarda giderek arttığını gösterdiğini anlatan Yazıcı, 2012 yılının ilk 10 ayında Kurul'un uyguladığı toplam 12 milyon liralık para cezasının yüzde 20'si olan 2,5 milyon lirasının bu sektörlere ait olduğunu ifade etti.
Özellikle sağlık kuruluşları sektöründen Reklam Kurulu'nun kestiği cezalarla ilgili olarak yapılan değerlendirmelerin haklı bir zemine oturduğunu söylemenin mümkün olmadığını kaydeden Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti:
''Bunların bilgi eksikliğinden kaynaklandığına inanıyorum. Son beş yıl içinde Reklam Kurulu kararlarından dolayı Bakanlığımıza karşı yaklaşık bin 200 dava açılmış ve bunların 885'i karara bağlanmıştır. Karara bağlanan davalardan 848'i lehimize, 37'si ise aleyhimize sonuçlanmıştır. Yani Bakanlığımıza karşı açılan reklam davalarında kazanma oranımız yüzde 96'nın üzerindedir. Bu oranın bu kadar yüksek olması, reklam verenlerimizin üzerinde hassasiyetle durması gereken bir konudur. Bu rakamlar reklam verenlerin üzerlerindeki sorumluluğun büyüklüğünü ve reklamların içeriğine daha fazla itina göstermeleri gerektiği ortaya koymaktadır. Zaman zaman aldatıcı veya yanıltıcı içeriği nedeniyle para cezası verilen bazı ürünlerin reklamları farklı mecralarda devam etmektedir. Bu nedenle aynı ürün reklamının yeniden Kurul gündemine gelmesi de söz konusu olmaktadır. Burada reklamları yayınlayan kuruluşlara da sorumluluklar düşmektedir. Özellikle insan sağlığıyla ilgili ürünlerin reklamının yayınlanması sadece maddi bir konu değildir. Bu alan toplum sağlığını ilgilendirmektedir.''
-''Amacımız reklamcılık üzerinde ceza verici bir otorite olmak değil''
Bakan Yazıcı, medya kuruluşlarından sağlıkla ilgili reklamlarda hassasiyetle davranmalarını isteyerek, ''Bu noktada Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak sektördeki firmalara ve reklam ajanslarına idari cezalar vermekten ziyade, ülkemizde dürüst ve sorumlu bir pazarlama ortamının oluşmasını hedeflediğimizin altını çizmek istiyorum'' dedi.
Amaçlarının reklamcılık üzerinde ceza verici bir otorite değil, tüketici güvenliği ve sağlığının reklamlar yoluyla riske atılmasının önüne geçilmesinde rehber olmak olduğunu belirten Yazıcı, bu noktada reklam sektörünün kamusal, özel ve sivil aktörlerinin ''özgürlük-güvenlik'' dengesini, tüketicinin korunması yönünde işbirliği içinde kurması gerektiğini vurguladı.
Kamu politikalarının belli kamusal odaklarca planlanıp yürütülmesinin istenen sonucu sağlamayacağına dikkati çekenYazıcı, reklamcılık alanındaki tüm aktörlerin işbirliğiyle yapılan politikalar ve kurulan otokontrol sisteminin tüketici haklarının korunmasında en etkili yöntem olduğunu dile getirdi.
-''Aldatıcı, yanıltıcı reklamlardan ajanslar ve yayıncı kuruluşlar da sorumlu''-
Medya kuruluşlarının mutlaka Reklam Kurulu ile yakın iletişim içinde olmaları ve daha önce yaptırım uygulanmış reklamları yayınlamaktan imtina etmelerinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Yazıcı, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Biliyorsunuz, Reklam Kurulu kararları hem Bakanlığımızın internet sitesinde hem de 'www.tuketici.gov.tr' adresli sitede yayınlanmaktadır. Dolayısıyla, hangi ürün reklamlarının mevzuata aykırı bulunduğu hususunun tespiti son derece kolaydır. Burada özellikle hatırlatmak istiyorum ki, aldatıcı, yanıltıcı veya mevzuata aykırı reklamlardan dolayı reklam verenlerin yanı sıra reklam ajansları ve yayıncı kuruluşlar da müteselsilen sorumludur. Reklam Kurulu, 2012 yılında özellikle sağlık sektöründe mevzuata aykırı reklamlardan dolayı hem reklam veren firmalara hem de mecra kuruluşlarına eş zamanlı para cezaları uygulama yoluna sıkça başvurmuştur. Ne yazık ki, son zamanlarda sağlıkla ilgili ürünler için farklı pazarlama ve tanıtım teknikleri uygulanarak; ilgili mevzuatta yer alan yasal kısıtlamaların aşılmaya çalışıldığını sıkça görmekteyiz. Çeşitli televizyon kanallarında sağlık programları yayınlanmakta ve bu programlarda farklı yöntemlerle bu tür ürünlerin reklam ve tanıtımı yapılmaktadır. Tabiatıyla, Reklam Kurulu bu tür programları da örtülü reklam yönüyle incelemekte ve medya kuruluşlarına idari para cezası uygulamaktadır. Nitekim Reklam Kurulu 2012 yılında bu tür programlardan dolayı 12 medya kuruluşuna toplam 1 milyon 145 bin 921 lira idari para cezası vermiştir.''


 

 
 


  •