Bakan Yazıcı "Gelecek Kayseri'de" Ödül Gecesinde

Yazıcı, "(Elin açık, kapın açık, sofran açık olsun) der Ahi Evran

01 Mart 2014

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Kayseri Ticaret Odası'nca (KTO) kentte yatırım yapan iş adamları için bir otelde düzenlenen "Gelecek Kayseri'de" adlı programda,  ticaretin Kayseri'nin ruhuna, toprağına, bütün benliğine işlediğini  söyledi.

Ahi Evran'ın öğretilerinin kentte yaşatılmaya çalışıldığını ifade eden Yazıcı, "(Elin açık, kapın açık, sofran açık olsun) der Ahi Evran. Bunları bir düşünün, hayata uygulayın, sorgulayın.  'Gözün bağlı, dilin bağlı, belin bağlı olsun' der. Bütün beşeri hayatın ve sosyal ilişkilerin çizgisini, hudutlarını bunlar belirler. Sizler böyle önemli zatların yetiştiği kişilerin öğretilerini günümüze taşıyan kişilersiniz" diye konuştu.

Bütün çalışmaları gerçekleştirirken merkeze insanı koyan bir anlayışla hareket ettiklerini vurgulayan Yazıcı, "İnsanı görmeyen, gözetlemeyen, göz ardı eden, ıskalayan hiçbir oluşumun, hiçbir faaliyetin ister siyasi parti olsun, ister vakıf, cemaat olsun başarı şansı yok. İnsan insandır. İnsani değerler önemlidir. Kutsal kitabımızda Allah 'kul hakkı ile bana gelmeyin' diyor" ifadesini kullandı.

- "En üstün güç hukuk ve adalettir"
Devletin güvenliğinin insanın güvenliğinden başladığını belirten Yazıcı, insanın sürprizlerle, yapmadığı işlerin kendisine atfedileceği gibi durumlarla karşılaşma şüphe ve riski altında olmaması gerektiğini vurguladı.
"En üstün güç hukuk ve adaletir" diyen Yazıcı, şöyle devam etti:
"İnsan dediğimiz kutsal varlığın hakları var. Bu haklar hukukun güvencesi altında olmalı.  Devlet güvenlik mahkemelerini kaldırdık. Yeni bir ceza muhakemesi kanunu çıkardık. Faili meçhullerin üzerine gittik.  Elbetteki bireyin haklarının korunduğu, hukukun ve adaletin en üstün güç olarak, hukukun üstünlüğü bağlamında hayata geçirildiği düzenin adı demokratik düzendir. Bugün 28 Şubat. Türkiye, 17 yıl önce bu olguyu yaşadı. Demokrasilerde egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir. Millet bu egemenliği seçimlerde kullanır. Ama başka unsurlar girdi araya. Millet iradesi saf dışı bırakıldı. Türkiye'nin siyasi geleneğinde toplum mühendisliği, darbe tarız anlayışlar belirleyici durumdaydı. Daha şurada 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimini yapamadık."

Yazıcı, Türkiye'nin en büyük hazinesinin istikrar ve güven olduğunu dile getirerek, sermayeyi büyütenin, hazineyi dolduranın güven ve istikrar düzeninde gerçekleşen faaliyetler olduğunu belirtti. 

 


- Yetki alanları 
Demokrasiye musallat, aykırı müdahale istek ve arzular ile bu arzu sahiplerinin amaç olarak kullandıkları mekanizmayı, hukuksal kalıplara çektiklerine dikkati çeken Yazıcı, "Müdahaleyi önledik. Türkiye'nin sıkıntısı, devletin yönetim şeması içerisindeki yetki kullanan kimi kurum ve kuruluşların görevlerini icra ederken anayasa ve yasaların çizdiği yetki alanının dışına taşıyor olmalarıydı. Hukuksal güvenli ortadan kaldırıyordu" değerlendirmesinde bulundu.

Sosyal hayatın örgütlülüğünün demokrasinin göstergesi olduğunu ifade eden Yazıcı, şunları söyledi:
"Dernekler, vakıflar, meslek odaları, cemaatler  elbette olacak.  Ama hiçbir toplumda, demokratik anlayışta bu yapıların hükümetin paydaşı gibi davranma hakları yoktur. Görüşlerini her zeminde söyleyebilirler. Ama paydaş gibi davranmak demokrasinin ve egemenlik anlayışının kabul edeceği veya tolere edeceği bir anlayış biçimi değildir. Bugün Türkiye'de olup bitenleri bu çerçevede, Türkiye'nin güven ve istikrarı bağlamında değerlendirmek gerekiyor.  Daha şurada 2002'nin Nisan ayında Başbakanımız Ankara'da devlet güvenlik mahkemesinde, Rize'de yıllar önce yaptığı bir konuşma dolayısıyla yakalama talimatıyla sorguya çekildi.  Türk Ceza Kanunu'nun 146'ncı maddeyi ihlal ettiği iddiasıyla tutuklama talebiyle sorgu hakimine sevk edilmiştir. Biz hiç yılmadık, ümitsizliğe düşmedik. Çünkü haksızlıklar toplumda her zaman olur ama hiçbir zaman sürekli olmaz. Her zaman hak galiptir, üstündür."

- "Ticareti Devlet Yapmaz Siz Yaparsınız"
Müteşebislerin ticaret hayatlarını kolaylaştırmak için yaptıkları çalışmalara da değinen Yazıcı, "Bizim anlayışımızda devlet ticaret yapmaz, siz yaparsınız. Rekabetin keskin olduğu bu dünyada devletin görevi, müteşebbisin önünü açmaktır. Tüketicinin korunması için yeni bir kanun çıkardık. Mayıs ayında yürürlüğe girecek. Perakende ticaretin düzenlenmesi konusundaki kanun tasarısını tamamlamak üzereyiz.  Seçimden sonra yasalaşması için meclise sevk edilecek" dedi.

,