Bakan Yazıcı İzmir'de Ortak Canlı Yayın Konuğu Oldu

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, çözüm sürecindeki görüşmelere ilişkin olduğu iddia edilen tutanaklarla ilgili, ''O konuşulanlar doğru mu değil mi, bilmiyorum. Varsayalım ki doğru, öyle konuşmalar olmuş ama bunun bu sürece hiç katkısı olmaz. Sürecin sağlıklı ilerlemesine katkı vermeyecek tam aksine provokasyon amaçlı olduğu konusundaki görüşe ben de katılıyorum'' dedi.

02 Mart 2013

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, çözüm sürecindeki görüşmelere ilişkin olduğu iddia edilen tutanaklarla ilgili, ''O konuşulanlar doğru mu değil mi, bilmiyorum. Varsayalım ki doğru, öyle konuşmalar olmuş ama bunun bu sürece hiç katkısı olmaz. Sürecin sağlıklı ilerlemesine katkı vermeyecek tam aksine provokasyon amaçlı olduğu konusundaki görüşe ben de katılıyorum'' dedi.
Bakan Yazıcı, İzmir'deki temasları kapsamında Kanal 35, Sky TV ve Yeni Asır TV'nin bölge temsilcileriyle bir araya geldi.
Bakan Yazıcı, ''çözüm sürecinde BDP milletvekillerinin görüşmesine ilişkin olduğu ileri sürülen tutanakların medyada yer bulmasının süreci provoke etme amaçlı olup olmadığına'' yönelik soruyu şöyle yanıtladı:
''Tüm bunlara baktığınız zaman sürecin Türkiye için ne denli önem taşıdığını değerlendirdiğinizde o sürecin suhuletle sükunetle herkesin ne söylediğini kulağının duyacağı şekilde, elbette ki toplumun da hazmetme kapasitesini bilerek konuşmak gerekiyor. O konuşulanlar doğru mu değil mi bilmiyorum. Varsayalım ki doğru, öyle konuşmalar olmuş ama bunun bu sürece hiç katkısı olmaz. Melankolik tarzda konuşmuş olabilirler. O ayrı bir konu. Bunun sızdırılması, servis yapılması ayrı bir konu. Nereden bakarsanız bakın, sürecin sağlıklı ilerlemesine katkı vermeyecek, tam aksine provokasyon amaçlı olduğu konusundaki görüşe ben de katılıyorum.''
Yazıcı, ''Sabiha Gökçen Havalimanı'nda Türkmenistan'a gitmek üzere olan uçağın kargo bölümünde yapılan aramalarda 2 adet boş para kasası olarak beyan edilen kargo paketinde toplam 190 kilo kalıp altın ele geçirilmesi ile ilgili gelişmelerin'' sorulması üzerine, mevzuata göre altın ithalat ve ihracatının serbest olduğunu, yasak bir ürünün ihracatı gibi bir durumun söz konusu olmadığını anımsattı.
Olayda beyanla ürün arasında uyumsuzluk durumunun bulunduğuna işaret eden Yazıcı, şöyle konuştu:
''Yasak bir ürünün ihracatı diye bir durum söz konusu değil. Beyanla ürün arasında bir uyumsuzluk var. Kişilerin bu tür beyanlarını düzeltmeleri mümkün. Gümrük mevzuatı açısından baktığınızda suç veya kabahat olarak teşkil edecek bir durum yok. Ancak Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu kapsamında bu fiil, suç olarak tanımlanmış. Onun da değerinin yarı oranına kadar para cezası var. Bu kısmı savcılık yürütüyor. Sanırım işlemler tamamlanmak üzere. Sevkıyat gerçekleşti mi bilgim yok. Ama el konulan ürünlerin emanette olduğunu biliyorum. Savcılık işlemleri yaptıktan sonra herhalde ihracatını gerçekleştirecekler.''
Firmanın altınları beyan etmeyerek prosedürü neden atladığını, neden usul hatası yaptığını bilemediğini ifade eden Yazıcı, güvenlik sebebiyle böyle bir şey yapılmış olabileceğini düşündüğünü kaydetti.
-EXPO alanının imar düzenlemesinin yargıya takılması-
EXPO 2020'ya aday olan İzmir'in organizasyon için belirlediği İnciraltı bölgesinin imar düzenlemesinin yargıya takılmasıyla ilgili soru üzerine Bakan Yazıcı, EXPO'nun hem İzmir hem Türkiye için çok önemli bir proje olduğunu, hükümetiyle yerel yönetimiyle herkesin buna odaklandığını dile getirdi.
Bir taraftan da EXPO alanıyla ilgili sorun çıktığını ifade eden Yazıcı, ''Olayın mahiyetini bilemiyorum. Ama herhalde aşılır. Alternatifi var mı, onu da bilmiyorum. Belki usul eksikliği olabilir. Bunlar aşılır diye düşünüyorum. EXPO'nun İzmir'e gelmesini içimizden hiç kimsenin engellemesi mümkün değil. Buna yargı da dahil bana göre'' diye konuştu.
-Bankaların aldığı hizmet masrafları-
Bakan Yazıcı, bankaların aldığı hizmet ücretlerine ilişkin tartışmalarla ilgili soru üzerine, Tüketici Koruma Kanunu üzerinde tartışmaların sürdüğünü, düzenlemeyi tüm kesimlerin uzlaşısıyla hayata geçirme gayreti içinde olduklarını ifade etti.
Son dönemde yaptığı bazı değerlendirmelerin yanlış anlaşıldığını dile getiren Yazıcı, şunları kaydetti:
''Bu konuda ne derseniz bir sıkıntıya yol açıyor. Özü itibarıyla aynı şeyi söyledik. Hizmet üretenler, ticaret yapanlar elbette ki karlarını gözetir. Buna kimsenin bir diyeceği yok. Yaptığınız hizmetle aldığınız ücretin denk olması lazım. Kadr-i maruf olması lazım. Sömürü ya da gabin olarak nitelendirecek boyutta olmaması lazım. Hizmet yapın ama ücret almayın derseniz hizmeti verene angarya yüklemiş olursunuz, bu da anayasamızda yasak. Tüketicinin hangi yüklerle, risklerle muhatap olacağını bilmesi lazım. Tüketicinin katlanacağı gider ya da harcamaları hesabına borç olarak nelerin yazılıp yazılmayacağını bilmesi lazım. Bu konularda hassasiyetimiz var. Tüketicinin sıkıntılı durumundan faydalanarak, verilen hizmetle uyumlu olmayacak ücreti almanın etik olmayacağı bankaların bu konuda hassasiyet göstermeleri gerektiğinin altını çiziyoruz.
Yasal düzeyde önlemleri tartışarak alıyoruz. Ama bunu da tartışarak yapıyoruz. Bankalar Birliğiyle, bankalarla müzakereler yapılıyor. Tüketicinin Korunması Kanunu ile ilgili son aşamaya gelen taslakta 2 alanda henüz net değiliz. Birisi bankaların sağladığı hizmetlerle ilgili. Diğeri de maketten satışlarla ilgili. Bu iki konuda da iyi bir yerdeyiz. Bu iki noktayı netleştirdiğimizde Ekonomik Koordinasyon Kurulu'na, ardından Bakanlar Kurulu'na taşıyacağız. Daha sonra Meclise götüreceğiz. Dolayısıyla bu konuda geri gitti, geldi, dikleşti, sert dedi, yumuşak dedi... Böyle bir şey yok. Konuşarak götürüyoruz. Bu alanda sıkıntıları bankalar da biliyor. Belki kartlar çeşitlenebilir. Bir tüketicin kartının işlevi çok dar olabilir. Hangisini tercih ediyorsa onu alabilir.''
-Kaçak akaryakıtla mücadele-
Bakan Yazıcı, kaçak akaryakıtla mücadelede önemli başarılar elde edildiğini, bunun önemli ölçüde engellendiğini, bu konudaki mücadelenin Meclis Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacak 65 maddelik Bakanlar Kurulu tasarısının yasalaşması halinde daha ''vurucu ve etkili'' hale geleceğini ifade etti.
Yazıcı, standart depo uygulamasına getirilen sınırla sınır kapılarında ''karınca'' olarak tabir edilen, akaryakıt taşımak için giriş çıkış yapmanın da önüne geçtiklerini kaydederek 10 numara yağ konusunda alınan vergisel düzenlemenin neticelerinin alınmaya başlandığını ifade etti. Yazıcı, ''Aradaki vergi farkı kaldırıldığından bu yana 10 numara yağ tüketiminde bir azalma var. Ama bize gelen haberlere göre ''şu sıralar hala var'' deniyor. Biz şöyle yorumluyoruz. Herhalde stoklamışlardı, bunu tüketiyorlar. Bekliyoruz, süreci takip ediyoruz'' dedi.
-TOBB ile ilgili düzenlemeler-
Bakan Yazıcı, bakanlığa TOBB'a bağlı odaların oda başkanı ve yöneticilerini görevden alma yetkisi verilmesiyle ilgili tartışmalar üzerine ise tartışmayı getirilen düzenlemeyi anlamayanların bir değerlendirmesi olarak düşündüğünü ifade ederek, 5174 sayılı kanunun son maddesinde kanunun hükümlerinin Bakanlar Kurulu tarafından yürütüleceğini belirttiğini hatırlattı.
Yazıcı şöyle konuştu:
''Nasıl yürütecek Bakanlar Kurulu. Bakarak mı, seyrederek mi yürütecek? Olup bitenleri bir hükümet komiseri gibi tutanağa bağlayıp bir yere mi götürecek? Elbette ki odalar mevzuata göre çalışacak. Mevzuat dışına çıkarlarsa, görevleri kötüye kullanırlarsa bunları birisi denetleyecek. Denetlediniz yasa dışı tasarrufların yapıldığını gördünüz. Ne yapacaksınız? 'Bir dahaki seçime kadar bu dursun' denmez. Orada yürütme elbette ki seçilmiş olanın doğrudan doğruya görevine son veremiyor. Böyle bir önerimiz, yaklaşımımız olmaz. Böyle bir durumda sadece savcı bunu mahkemeye taşıyordu. Şimdi hem savcı hem bakanlık mahkemeye taşıyabilecek. Mahkeme karar verecek. Yapılan bu. Yoksa 'Ben geldim, baktım kaşını gözünü beğenmedim, seni kenara çektim' Böyle bir şey yok. Hukuk devletinde böyle şey olmaz.''
Odalarda memur statüsünde çalışan ve görevi kötüye kullananlarla ilgili ise denetim elemanının acil durumlarda memuru geçici olarak görevden uzaklaştırabileceğini ifade eden Yazıcı, en önemli ölçülerinin hukuk olduğunu söyledi.
TOBB'a bağlı odalarda iki dönem görev yapan başkanlara getirilen kısıtlamalarla ilgili düzenlemenin 2004 yılında oda ve borsaların isteğiyle getirildiğini hatırlatan Yazıcı, bunun 2010 yılında mahkemeye taşındığını, bu süreçte kendisinin üst üste iki dönem görev yapan başkanların tekrar başkan olabilmek için 8 yıl bekleme süresinin uzun olduğu yönünde bir açıklama yaptığını ancak daha sonra Anayasa Mahkemesi'nin düzenlemeyi tamamen iptal ettiğini kaydetti.
Bakan Yazıcı, ''Ne yapalım şimdi? Aday olma şartlarını taşıyanlar girecek, yarışacak. Bizim o konuda başka bir tasarrufumuz söz konusu değil. Etik açıdan o gün istediler böyle bir düzenleme yapıldı da bugün diye dava ettiler. Sanki burada yani hükümetin tasarrufuna karşı yargı aracılığıyla performans sağlanmış gibi algılama durumu var. Bu bize karşı haksızlık, bunu kendileri istedi kendileri bozdu. Dolayısıyla bizim buna diyeceğimiz bir şey yok'' diye konuştu.