"Hedef 2023: Lider Ülke Genç Türkiye" Zirvesi

Bakan Yazıcı, Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Hedef 2023: Lider Ülke Genç Türkiye" adlı zirvedeki "Türk Dış Politikası ve Kapasite İnşası 2023" oturumunda yaptığı konuşmada, dünya ekonomisinin 2012'de yüzde 3,2 büyüdüğünü, büyümenin 2013'te yüzde 3,3; 2014'te ise yüzde 4 olmasının öngörüldüğünü söyledi.

18 Mayıs 2013

Genç Türkiye Zirvesi

Bakan Yazıcı, Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Hedef 2023: Lider Ülke Genç Türkiye" adlı zirvedeki "Türk Dış Politikası ve Kapasite İnşası 2023" oturumunda yaptığı konuşmada, dünya ekonomisinin 2012'de yüzde 3,2 büyüdüğünü, büyümenin 2013'te yüzde 3,3; 2014'te ise yüzde 4 olmasının öngörüldüğünü söyledi.
Gelişmiş ülkelerin sırasıyla 2013'te yüzde 1,2; 2014'te ise yüzde 2,2 büyüyeceğini anlatan Yazıcı, "Gelişmekte olan ülkeler ise 2013 yılında yüzde 5,3; 2014'te ise yüzde 5,7 büyüyecektir" bilgisine verdi.
Dünyanın hızla değiştiğini, sınırlar ve sınırlamaların ortadan kalktığını vurgulayan Yazıcı, dünya mal ihracatının 18,5 trilyon dolar civarında olduğunu belirtti. Dünya mal ihracatı pazarında dengelerin Avrupa'dan Asya'ya doğru kaydığını vurgulayan Yazıcı, ithalat rakamlarında da Asya'nın payının ihracatta olduğu gibi artış eğiliminde olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin ihracatının son 10 yılda yaklaşık 4 kat artarak 152,4 milyar dolara ulaştığını anımsatan Yazıcı"İhracatın GSYİH'daki payı 1995-2001 döneminde yüzde 10 iken 2002-2012 döneminde yüzde 16 ila yüzde 18 aralığına yükselmiştir. 2012'de serbest bölgeler de dahil olmak üzere 242 ülkeye ihracat yapmışız. 2011'de 1 milyar dolar ve üzerinde ihracat yapılan 30 ülke varken 2012'de bu sayı 34'e yükselmiştir" diye konuştu.
-"Avrupa tarihi biz olmadan yazılamaz"-
Yazıcı, Türkiye'nin son dönemde "Çok Boyutlu Dış Politika" anlayışını benimsediğini dile getirerek, bu anlayışın, küreselleşen ticari ilişkiler için son derece önemli olduğuna dikkati çekti.
Bugüne kadar Türkiye'nin diplomatik temsilciliğin bulunmadığı ülkelere diplomatik misyon gönderildiğini anlatan Yazıcı, Türkiye'nin son 10 yıl içinde Asya'daki diplomatik temsilcilik sayısının 49'dan 59'a; Afrika'daki diplomatik temsilciliklerinin sayısının ise 14'ten 37'ye çıktığını anlattı.
Türkiye'nin 209 diplomatik temsilciliğiyle dünyanın en fazla diplomatik temsilciliğe sahip 9'uncu ülkesi konumunda olduğu bilgisini veren Yazıcı, Afrika'da hemen her ülkede büyükelçiliği olan tek ülkenin Türkiye olduğuna işaret etti.
Afrika'nın artık dünyanın gözü önünde unutulan bir kıta olmadığını vurgulayan Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'nin son 10 yılda başarıyla sürdürdüğü aktif dış ticaret politikası dünyanın tüm ülkelerinde kapıların ticaret erbabımıza açılmasını sağlamaktadır. Avrupa Birliğinin yanı sıra Orta Asya, Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlar Türkiye'nin tarihi, tabii ekonomik havzasıdır.
Avrupa'da büyük bir değişim yaşanıyor. Şu bir hakikattir ki Avrupa tarihi biz olmadan yazılamaz. Bizim tarihimiz de Avrupa faktörü olmadan anlaşılamaz ve yazılamaz. Avrupa Birliğinin geleceğini şekillendiren en önemli sorulardan biri; Türkiye'nin, Avrupa Birliğinin içinde mi, dışında mı olacağıdır. Bu soruya verilecek cevap, bizden ziyade Avrupa Birliği'ni şekillendirecektir."
-"Barış ve huzurun tesis edilmesinde söz sahibi millet olmalıyız"-
Türkiye'nin ticaret geleneğinde kar etmenin hiçbir zaman tek başına amaç olmadığını vurgulayan Yazıcı, batılı ülkelerin ise daha bireyselci bir bakış açısına sahip olduğunu söyledi. Bunun da 'daha çok kazanma' arzusunu körükleyen bir yaklaşım olduğunu aktaran Yazıcı, Türkiye'nin hiçbir ülkeye salt maddi çıkarları doğrultusunda yaklaşmadığını veya uzaklaşmadığını ifade etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Somali'ye gittiğinde "Biz buraya maden için gelmedik, kıymetli taşlar için gelmedik, ekonomik varlıklarınız için gelmedik" dediğini anımsatan Yazıcı, bu bakışın kıymetli bir bakış olduğunu kaydetti.
Yazıcı, şöyle konuştu:
"Biz nimetleri paylaşmayı ve insanlığa hizmeti düstur edinmiş bir milletin evlatlarıyız. Bu nedenle dünyanın şekillenmesinde, barış ve huzurun tesis edilmesinde söz sahibi millet olmalıyız. Çünkü geçmişte bunu yaptık, bu tecrübeye sahibiz. Toplumsal bilinç altımızda adaleti tesis eden, hakkı temsil eden bir toplumun genlerini taşıyoruz. Geleceğin inşasında da yine bu tarihi tecrübemiz sadece ülkemizin değil tüm dünyanın geleceğini belirleyen yolda kılavuz olacaktır.
Bugün dünyada adaletsiz bir gelir dağılımı tablosu hakimdir. 184 ülkeden oluşan dünya ekonomisinin büyüklüğü 70 trilyon dolardır. 70 trilyon dolarlık dünya hasılasının yüzde 62'sini 1 milyar nüfusa sahip gelişmiş ülkeler elinde tutmaktadır. Bu hasılanın yüzde 34'ünü 5,7 milyar nüfusa sahip gelişmekte olan ülkeler, yüzde 4'ünü 300 milyon nüfusa sahip geçiş aşamasındaki ülkeler almaktadır. En az gelişmiş ülke grubunda yer alan ve 850 milyon nüfusa sahip ülkeler ise dünya hasılasının sadece yüzde 1'ini paylaşmaktadır."