"Yasa Dışı Ticareti Önlemek İçin Büyük Çaba Harcıyoruz"

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, son 4 yılda ve bu yılın 9 aylık bölümünde toplam 15 bin 837 ton kaçak çay ele geçirildiğini belirtti. Yazıcı, yaptığı açıklamada, çayın, Türkiye, Doğu Karadeniz ve özellikle Rize için çok önemli bir geçim kaynağı olduğunu vurguladı.

09 Kasım 2012
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, son 4 yılda ve bu yılın 9 aylık bölümünde toplam 15 bin 837 ton kaçak çay ele geçirildiğini belirtti. Yazıcı, yaptığı açıklamada, çayın, Türkiye, Doğu Karadeniz ve özellikle Rize için çok önemli bir geçim kaynağı olduğunu vurguladı.
Çaykur ve özel sektörün 2002 yılında toplam yaş çay alım miktarının 790 bin 430 ton olduğunu anımsatan Yazıcı, şunları söyledi: "2011 yılında bu rakam uygulanan iyileştirici poli­tikalarla 1 milyon 231 bin 141 tona çıkarılmıştır. 2012 yılının 1. ve 2. sürgün ürün miktarı ise 987 bin 270 ton olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılında yaklaşık 250 bin tonluk kuru çay üretimi yapan Türkiye, dünya üretiminde ilk 5 arasında yer almıştır. Çayın ülke ekonomilerindeki konumu ve çay tarımının verimliliğiyle ilgili önemli göstergelerden biri olan, hektar başına elde edilen ürün bazında Türkiye 2 bin 618 kilogram ürünle dünya birincisi konumun­da bulunmaktadır. Öte yandan, kişi başına çay tüketiminde dünyada ilk sıradayız." Dünyada çay üretim trendlerine bakıldığında tüm çay üreticisi ülkelerdeki çay üretim miktarlarının yıllar içinde arttığını vurgulayan Yazıcı, şöyle devam etti: "Özellikle Çin ve Hindistan'ın üretim değerlerinde önemli artışlar söz konusudur. Bu iki ülke diğer ülkelere kıyasla ciddi miktarda fazla üretim yapmaktadır. Bu bakımdan çayımızın kalitesini daha da artırarak pazarda daha İyi yer almalı, dünyadaki gelişmeleri iyi takip etmeliyiz. Bugün olduğu gibi gelecekte de tarım ve tarımsal faaliyetlerin önemi azalmayacaktır. Öte yandan organik tarım çok da­ha öne geçecek, insanlar organik ürünlerin üretim alan­larını arar duruma gelecek. Bu bakımdan Rize ve Doğu Karadeniz organik ürün yetiştirme bakımından sahip olduğu avantajları çok İyi değerlendirmelidir. Organik çay üretimi hem yurt içinde hem de yurt dışında Rize'ye ve bölgeye büvük avantajlar sağlayacaktır."
"Yasa Dışı Ticareti Önlemek İçin Büyük Çaba Harcıyoruz"
Bakan Yazıcı, çay üreticilerinin haklarını korumak için cay kaçakçılığıyla etkin mücadele ettiklerini vurguladı. Bakan Yazıcı:"Bu mücadele aynı zamanda çayımızın kalitesini koruyarak arttırmak ve kayıt dışılığını önlemek amacını taşımaktadır. Bakanlık olarak yasal ticareti kolay­laştırmak için gerekli tedbirleri alıyoruz. Aynı zamanda yasa dışı ticareti önlemek için de yoğun caba harcıyoruz. Gümrük kapılarında iyileştirmeler yaptık ve yapmaya de­vam ediyoruz. Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğümüz gümrük kapılarında, girişlerde aldığı tedbirlerle kaçakçılığın her türünü önleme kapsamında kaçak çay faaliyetlerini önlemeye çalışmaktadır. Çay kaçakçılığı ile mücadele anlamında 2012 yılının 9 ayında 2 bin 183 ton kaçak çay gümrük muhafaza ekiplerimiz ve diğer kolluk kuvvetlerince yakalanan miktardır. Geriye dönük bak­tığımızda. 2008 yılında bin 848 ton. 2009 yılında 3 bin 297 ton, 2010 yılında 3 bin 211 ton ve 2011 yılında da 5 bin 296 ton çay yakalanmıştır. Son 4 yılda ve bu yılın 9 aylık bölümünde toplam 15 bin 837 ton kaçak çay yakalan­mıştır." diye konuştu.

"Bazı Kaçakçılık Türleri İle İlgili Eylem Planı Hazırladık"
Ülke ekonomisinin geliştirilmesi önündeki en önemli engellerden birinin de çay kaçakçılığı olduğunu ifade eden Yazıcı, şunları belirtti:"Özellikli bazı kaçakçılık türleri ile ikili eylem planı hazırladık. Bu plan 4 ayak üzerinde, çay, e-ticaret, şeker ve şeker mamulleri, canlı hayvan ve et. Çay, bunun en önemli ayaklarındandır. Çay kaçakçılığının ülke ekonomisine ve kamu sağlığına vermiş olduğu zarar­ları da göz önünde bulundurarak çayın da dahil olduğu önemli türlerin kaçakçılığıyla ilgili mücadele eylem planım hazırladık. Çay kaçakçılığının en önemli nedenleri, yüksek vergilerin ödenmeyerek aradaki tutarın kazanç olarak elde edilmesi, diğer ülkelerle ülkemiz arasındaki maliyet-fiyat döngüsünün ülkemiz aleyhine olması, taşınmasının kolay olması neticesinde denetiminin zor olmasıdır. Böylelikle kurumlar arası istihbarat paylaşımını, ortak mü­cadele yöntemlerini geliştirmeyi ve koordinasyonu artırmayı hedefliyoruz. Yine çay kaçakçılığını en­gellemeye yönelik çalışmalar yürüten Bakanlığımız ile Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü arasında 31 Mart 2010'da Sahte ve Kaçak Çay Ticareti ile Mücadelede İşbirliği Protokolünü imzaladık."
"Çay Kokusuna Duyarlı 14 Çay Dedek­tör Köpeği Kullanılmaya Başlandı"
Yazıcı, protokolle ilgili olarak da bilgi verirken, şunları ifade etti: "Protokol kapsamında, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı personelinin çay kaçakçılığı ile mücadelede bilgi seviyesinin ve farkındalığın arttırıl­ması amacı ile Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünce belirli dönemlerde eğitim faaliyet­leri düzenlenmektedir. Bu çerçevede 2010 yılı içerisinde Mersin, İskenderun, Gaziantep, Habur, Hakkari, Gürbulak, Hopa, İstanbul, Edirne, Ankara Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüklerinde görevli 33 muhafaza memuruna 'Çay Kaçakçılığının Önlenmesi' konulu eğitim verilmiştir. Yine 2010 yılı içerisinde çay kaçakçılığı ile mücadelede faydalanılmak üzere çay kokusuna duyarlı 14 çay dedektör köpeği kullanılmaya başlanmıştır. Çay dedektör köpeklerinden çok kısa sürede yüksek verim aldık, sayılarını arttırryoruz. Bunların dışında yasa dışı çay kaçakçılığı ile mücadele için birçok araç gümrük kapılarımızda kullanılmaktadır. Kara sınır kapılarımız­da 13, deniz liman kapılarımızda 6 olmak üzere toplam 19 araç ve konteyner tarama sistemi bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye genelinde birçok bagaj x-ray cihazı faaliyette olduğu gibi, videoskop, fiberoskop, yoğunluk ölçüm cihazı, kapalı devre televizyon sistemleri, hızlı motorbot, mobil ekip araçları gibi birçok teknik cihaz da çay kaçakçılığı ile mücadelede kullanılmaktadır. Yasa dışı çay ticaretiyle maliye boyutu itibariyle de çalışmalar yapmaktayız."
"Çalışmalarımızın Ortak Amacı Çay Üreticisinin Menfaatlerini Korumaktır"
Türk çayını markalaştırıp yurt dışına ihraç edildiğinde, çayın değerinin artacağını ve öncelikle yaş çay üreticisinin kazanacağını vurgulayan Yazıcı: "Çayda markalaşma ve ürün değerinin artması, Türk çayının kalitesinin yükselmesini, Türkiye'de standart çay üretim ve pazarlamasının sağlanmasını, dünya çay piyasası ve teknik yeniliklerin sektörde uygulanmasını, sektörün büyümesini, Doğu Karadeniz'de yeni yatırımlar yapılmasını, bu alanda istihdamın artmasını ve göçün azalmasını sağlayacaktır. Çay üretiminde ülkemizin en önemli sorunlarından biri çay üretiminin 4-5 ay gibi bir sürede yapılmasıdır. Bu ne­denle üreticimiz çoğu zaman ürününü satarken beklediği değerlere ulaşamıyor. Hükümetlerimiz döneminde bu konu üzerinde hassasiyetle durduk. Üreticimizi güçlendirmek için Bakanlık olarak ürün ihtisas borsacılığı kapsamında, çayın mülkiyetini temsil eden ürün senetleri ile alınıp satılabilmesine yönelik çalışmaları yürütüyoruz. İşlenmiş çayın borsalarda alınıp satılabilmesi için standart­larının tespit edilmesi gerekmektedir. Bütün bu çalış­malarımızın ortak amacı çay üreticisinin ve çay ticareti ile uğraşan vatandaşlarımızın ekonomik menfaatlerini koru­yarak bu ticaretin daha düzenli ve verimli yapılabilir hale getirilmesidir." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun Çayla İlgili Sözlerine Eleştiri
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun son Rize ziyareti ile ilgili olarak da değer­lendirmede bulunarak, şunları kaydetti: "Rize'yi bilmeden gelip gidenler oluyor. Yakın bir zamanda Sayın CHP Genel Başkanının Rize'ye geldiğini basından ve arkadaşlardan öğrendim, konuşmasını değer­lendirdiğimde yadırganacak hususlar var. Bölgenin en önemli geçim kaynağı olan çay ile ilgili bizim yaptık­larımızı bilmeyebilir. Ama en azından yanındaki arkadaşların kendisini bilgilendirmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Ya kendisini bilgilendirmediler ya da ver­ilen bilgilere aldırmadan çay ile ilgili hiçbir şey yapıl­madığını söylemek, insanların inandırıcılığını zayıflatıyor. Ana muhalefet partisi genel başkanının bunu görmesi gerekir, 'Üç dönemdir parlamentodayım ben hiç Rizeli milletvekili görmedim' şeklindeki beyanı değerlendirmeye gerek olmayacak kadar ciddiyetten uzak. Kimin ne yap­tığını hemşehrilerimiz ve Türkiye'deki herkes görmektedir ve bilmektedir."