Yazıcı, Kayıt Dışı Ekonominin Etkileri Sempozyumu'nda Konuştu

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ''Türkiye'de alınan tedbirlerle 'kayıt dışı ekonominin artışı durmuştur yahut artış eğilimi yavaşlamıştır' demek mümkündür'' dedi.

02 Ekim 2012

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı''Türkiye'de alınan tedbirlerle 'kayıt dışı ekonominin artışı durmuştur yahut artış eğilimi yavaşlamıştır' demek mümkündür'' dedi.
Yazıcı, Türkiye Genç İşadamları Derneği'nin (TÜGİAD) düzenlediği ''Kayıtdışı Ekonominin Etkileri'' konulu sempozyumda yaptığı konuşmada, günümüz ekonomilerinin önemli sorunlarından biri olan kayıt dışı ekonominin, nedenleri, sonuçları ve işleyişi bakımından karmaşık bir kavram olarak ortaya çıktığını belirterek, tüm kayıtların dışında kalan ve yasal olmayan, bu nedenle de büyüklüğü ancak tahmin edilen bir sektör, bir alan üzerine konuşulduğunu kaydetti.
Kayıt dışı ekonominin ilk ve en önemli etkisinin vergiler üzerine olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: ''Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerine oranındaki bir birimlik artış; kayıt dışı ekonomide 2,41 birimlik artışa yol açmaktadır. Ortaya çıkan sarmalda dolaylı vergilerdeki artış ve kayıt dışılık birbirini körüklemektedir. Ancak asıl belirleyici olan objektif yani mevcut vergi yükü değil, sübjektif yani algılanan vergi yüküdür. Sübjektif vergi yükünün fazla hissedilmesiyle oluşan vergiye karşı dirençte etkili olan faktörlerden biri vatandaşların devlet harcamalarına bakış açısıdır. Vergi ödeyen mükelleflerin üzerinde durdukları asıl konulardan biri toplanan vergilerin nerelere ve nasıl harcandığıdır. Eğer toplumda toplanan vergilerin kötü harcandığına ilişkin genel bir kanı oluşmuşsa, mükellefin vergiye karşı direnci artmaktadır. Tekstil özelinde mükelleflere ve Gelir İdaresi Başkanlığı çalışanlarına, 'Türkiye'de kayıt dışılığın size göre en önemli üç nedenini sıralayınız' sorusunu yönelten araştırmanın bulgularına göre mükellefler ilk beş sıraya vergi ve ekonomi/piyasa şartlarını koymuşlardır. Vergi yükü ilk sırayı alırken ekonomik krizler ikinci, vergide adaletsizlik üçüncü, ayakta kalma çabası dördüncü ve cezaların caydırıcı olmaması beşinci sırayı almıştır.''



-''Kayıt dışı ekonominin istihdamla yakın ilişkisi var''-
Yazıcı, araştırmaya göre, kayıt dışılığa etki eden faktörlerin ekonominin yapısal ve vergi sisteminin özellikleri ile vergi harcaması ve devlete bakış olarak tasnif edilebileceğini anlatarak, şunları söyledi: ''Kayıt dışı ekonominin kayıt dışı istihdam ile de yakın bir ilişkisi vardır. TÜİK'in 2012 yılı Haziran ayı itibariyle açıkladığı verilere göre, Türkiye'de kayıt dışı istihdam oranı yüzde 40'dır. Kayıt dışı istihdamda, yüzde 84 ile birinci sırada tarım sektörü yer almaktadır. Tarımı sırasıyla yüzde 50 ile inşaat ve bayındırlık işleri, yüzde 40 ile konaklama ve yiyecek hizmetleri ve yüzde 38 ile kültür, sanat, eğlence ve spor hizmetleri faaliyetleri izlemektedir. İşsizlik ve kayıt dışı ekonomi birbirini beslemektedir. Yapılan araştırmalar işsizlik oranındaki bir birimlik artışın, kayıt dışı ekonomide 1,7 birim artışa neden olduğunu göstermektedir.''
-''Kayıtdışı ekonominin tespiti zor''
Yazıcı, global anlamda ''gözlemlenemeyen ekonomi'' de denilen kayıt dışı ekonomiyi şekillendiren iki ana etmen bulunduğunu ifade ederek, ''Var olan mevcut yasal düzenlemeler ışığında yürütülen faaliyetlerden elde edilen bir kısım gelirlerin beyan dışı bırakılması ve Kanunlar tarafından yasaklanmış 'yasa dışı' işlemler. Kısacası, yasa dışı ve suç unsuru içeren faaliyetler ile yasa dışı ancak suç unsuru içermeyen faaliyetler var. Kayıt dışılığın dinamiklerine baktığımızda kayıtlı olmanın maliyetleri, mevcut mevzuatın uygulanma derecesi, sosyal ve demografik yapı olarak görülüyor'' diye konuştu.
Kayıt dışılığın ortaya çıkışına zemin hazırlayan temel unsurlara da değinen Bakan Yazıcı, şunları dile getirdi: ''Temel unsurlar, iş kurma ve işletmeye yönelik maliyetli düzenlemeler, kurumlara güven azlığı, iyi yetişmemiş beşeri sermaye, ekonomik eşitsizlik, sosyal güvence eksiklikleri, finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar, denetim azlığı ve yapılan denetimlerin etkin olmamasıdır. Kayıt dışı ekonominin tam ve doğru olarak tespit edilmesi son derece güç, hatta imkansızdır. Çünkü, 'kayıt dışı ekonomi' tamamen veya kısmen 'gizli' olarak sürdürülen ekonomik faaliyetleri içermektedir. Her ne kadar tam ve doğru biçimde tespit edilemese de, kayıt dışı ekonominin kayıtlı ekonomiye oranının, bütün dünyada artma eğiliminde olduğu genel kabul gören bir anlayıştır. 1988-2000 yılları kayıt dışı ekonominin kayıtlı ekonomiye oranının ortalaması, OECD ülkelerinde yüzde 14 ile yüzde 16 arasındadır. Gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde yüzde 35 ile 44 arasında bulunuyor. Geçiş ekonomilerinde ise yüzde 21 ile yüzde 30 civarındadır. 2011'de Türkiye'de tahmin edilen kayıt dışılık oranı ise yüzde 32'dir. Hedefimiz, gelecek 10 yıl içerisinde bu oranı en az 5 puan daha aşağıya çekmektir. Türkiye'de alınan tedbirlerle 'kayıt dışı ekonominin artışı durmuştur yahut artış eğilimi yavaşlamıştır' demek mümkündür.''
-''Kayıt altına almak gelişme ve kalkınmanın başta gelen şartı''-
Kayıt dışılıkla mücadelede alınan tedbirleri anlatan Yazıcı, şunları söyledi: ''Tedbirler, birbirini destekleyen siyasi ve ekonomik istikrar, nakit yerine kredi kartları ile ödemelerin yapılmasının yaygınlaşması, vergi idaresinin otomasyonunun sağlanması, bankacılık sektörünün gelişmesi, enflasyonla mücadelede sağlanan başarı, ekonomik ve mali gelişme, kamu mali yönetim ve denetimi, idari ve mali teşkilatın yeniden yapılandırılmasıdır. Kayıt dışı ekonomik faaliyetler, işletmeler arasındaki rekabeti olumsuz yönde etkileyen önemli faktörlerden biridir. Kayıt dışı alanda faaliyet gösteren işletmeler, diğerlerine göre daha az vergi ödedikleri veya hiç vergi ödemedikleri için rekabet üstünlüğüne sahip olmaktadırlar. Faaliyetlerini kayıt dışı olarak yürüten işletmeler, kayıt altındaki işletmelerin katlandıkları ek maliyetlere maruz kalmadıklarından, haksız rekabet ortamına sebep olmaktadırlar. Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması, gelişmenin ve kalkınmanın başta gelen şartlarından biridir.''




-''Gümrüklerin aktif güvenlik uygulaması kaçınılmaz''-
Yazıcı, gümrük idarelerinin eşyaya ilişkin vergilerin tahsil edilmesi, dış ticaretin istatistik amaçlı olarak doğru biçimde kaydedilmesin yanı sıra kaçakçılığın önlenmesi ile emniyet ve güvenlik tedbirlerinin uygulanması görevlerini de yerine getirdiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu görevlerden ilki gümrüğün ekonomik fonksiyonudur. Gümrük denince, yüzyıllardır aynı şey akla geliyor o da gümrük vergileridir. Çağdaş gümrüklerde ise ekonomik fonksiyon çeşitli boyutlar kazandı. Gümrük vergilerini toplamanın yanı sıra bir de gümrüğün dış ticareti kayıt altına alma ve istatistik üretme görevi üstlenildi. Gümrüğün ikinci ve gittikçe öne çıkan fonksiyonu ise güvenlik fonksiyonudur. Bunun çeşitli sebepleri vardır;Suç örgütlerinin, daha önce hiç olmadığı kadar devleti ve toplumu tehdit kabiliyetleri artmıştır. Bu örgütlerin uluslararası bağlantıları daha fazla önem kazanmıştır. Ülkelerarası ticaret çok genişlemiş ve çeşitlenmiştir. Zaman ve maliyetten tasarruf etmek maksadıyla gümrük kontrollerinin azalması, suç örgütlerinin dış ticaret kanallarını illegal faaliyetleri için kullanmalarını kolaylaştırmaktadır.''
Suç lojistiğinin ticaret kanallarıyla gerçekleşmesine imkan sağladığını anlatan Yazıcı, şunları kaydetti: ''Nitekim suç lojistiğinin bu niteliklerini dikkate alınca gümrüklerin güvenlik alanında daha aktif yöntemler uygulaması kaçınılmaz olmaktadır. Bu alanda aynı hedefle çalışan paydaş kurumlarla, örneğin; bölücü faaliyetlerle, organize suçlarla , terörün finansmanı ile mücadele, insan kaçakçılığı ile mücadele, kara paranın aklanmasının önlenmesi, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi, gibi konularda işbirliği yapılmaktadır. Bu meyanda, diğer kurumlarımızdan intikal eden, devletin ve toplumun güvenliği ile ilgili beklentilerin gümrük diline aktarılması ve gümrüklü sahada devletin ve toplumun güvenliğine katkıda bulunulması yönünde gümrük işlemlerini revize etmekteyiz.''
''Mücadeleci kuruluşların temsilcilerinden oluşan birimler oluşturuluyor. 10-15 gün içerisinde bu birimler devreye girecek''
Yazıcı, kayıt dışılıktan söz edildiğinde bu her ne kadar ''ölçülemiyor'' denilse de kayıt dışılığın söz konusu olduğu yerlerde, özellikle son zamanlarda akaryakıt, sigara, çay kaçakçılığının ve buna benzer alanların öne çıktığını söyledi.
2011 yılı rakamları baz alındığında 54 milyar liralık ödeneğin, akaryakıt ihtiyacının karşılanması için yurt dışına ödendiğini belirten Yazıcı, akaryakıtta yurt dışı bağımlılığı anımsattı.
Komşu ülkelerde hem doğalgaz, hem de enerjinin her türünün mevcut olduğunu söyleyen Yazıcı, böyle bir coğrafyada yaşadıklarını ve akaryakıt kaçaklığının önemli zemini olduğunu anlattı.
Yapılan bir araştırmada, büyük akaryakıt kaçakçılığının görüldüğünü aktaran Yazıcı, 2006 yılından bu yana Meclis Araştırma Komisyonu raporları dikkate alınarak, Başbakanlık tarafından bir mücadele kurulu oluşturulduğunu anımsattı.
Görev aldıktan 2 yıl sonra bu kurulun başkanlığına getirildiğini hatırlatan Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti: ''Bu mücadelenin paydaşları var. Bir taraftan Gümrük Ticaret Bakanlığı, diğer taraftan Emniyet Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Ulaştırma ve Maliye Bakanlıkları gibi paydaşlar var. Bunlarla birlikte 'Akaryakıt Kaçakçılığı ile Mücadele Kurulları' oluşturuldu ve çalışmaları sürdürülüyor. Ama bunlar basına yansımıyor. Bu sene ağustos ayı içerisinde bu alanda mücadelemizi daha güçlü hale getirmek için Başbakanlık genelgesiyle koordinasyon kurulunu bakanlar düzeyinde çıkarttık. 2011 yılı mart ayında 'Akaryakıtla Mücadele Eylem Planını' oluşturduk. 20 eylem öngörüyoruz, yasalarda değişiklik yapılmasını öneriyoruz. İlk toplantıyı geçen hafta içerisinde gerçekleştirdik. Yeni yapıyla birlikte 2011 yılında oluşturduğumuz 'Akaryakıt Kaçakçılığı ile Mücadele Eylem Planı'nı revize ederek, çok daha seri ve kısa zamanda etkin sonuçlara varmak suretiyle bu alana ilişkin yakınmaları, haksız kazançları giderecek sonuçlar elde edeceğiz. Bir defa yeni düzenlemeyle akaryakıt kaçakçılığında, Türkiye coğrafyası üzerinde, mobil takip ve müdahale yapmak lazım. Görevle ilgili mücadeleci kuruluşların temsilcilerinden oluşan birimler oluşturuluyor. 10-15 gün içerisinde bu birimler devreye girecek. Kaçakçıları uyarıyorum. Kaçsınlar. Kayıt dışı faaliyetle hiç bir yere varamayacaklarını inşallah hep birlikte göstereceğiz.''
-''Kayıt dışılık sadece mevzuatla başarılabilecek bir mücadele değil''-
Kayıt dışılık ne kadar fazlaysa, kayıt içiliğin öneminin o kadar arttığını ifade eden Yazıcı, ''Adalet mülkün temelidir''dedi.
Kayıt dışılık ne kadar azalırsa, kayıtlı olanların yükünün de o kadar azalacağını belirten Yazıcı, bu konuda son derece kararlı bir tutum içerisinde olacaklarını söyledi.
Bunu bir kaç yerde ifade ettiğini anlatan Yazıcı, gümrüklerde çok önemli yenilikleri devreye sokacaklarını ifade etti.
Her türlü kaçağın önlenmesi ve bunun hızlı yapılması gerektiğini anlatan Yazıcı, kaçağı önlemek için giren çıkan her şeyin aranması gerektiğinin vurguladı.
Fiziki olarak arama yapıldığı zaman kuyrukların uzayacağını aktaran Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Gümrükçünün sezgilerinin güçlü olması lazım. 2-3 ay içerisinde bin 500 kişiyi daha işe alacağız. KPSS'den en az 70 puan gerekiyor ama mülakata da tabi tutacağız. Test sorularını cevaplayıp 70 puanı aldı geldi, ama insan sarrafı da olması lazım. Dolayısıyla kayıt dışılıkla mücadele sadece mevzuatla başarılabilecek bir mücadele değil. Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadelede kamu spotları hazırladık. Şoförlere hitap ediyoruz. Siz aracınıza kaçak olarak getirilmiş ürünleri alıp koyuyorsanız, bir kaç kuruş ucuz diye onu tercih ediyorsanız, siz de kayıt dışılığa ortak oluyorsunuz.''