Yazıcı, Rize'de 'Üreten Anadolu Buluşmaları' Toplantısına Katıldı

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, "Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünde 500 milyar dolarlık ihracat hedefimiz var, kişi başına 25 bin dolar milli gelir hedefimiz var ama kardeşliği bu rakamlarla ölçemezsiniz, tartamazsınız. O, bu topraklarda bu milletin en büyük zenginliğidir" dedi.

19 Nisan 2013



Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı"Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünde 500 milyar dolarlık ihracat hedefimiz var, kişi başına 25 bin dolar milli gelir hedefimiz var ama kardeşliği bu rakamlarla ölçemezsiniz, tartamazsınız. O, bu topraklarda bu milletin en büyük zenginliğidir" dedi.





Yazıcı, Rize'de bir otelde düzenlenen "Üreten Anadolu Buluşmaları" toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en önemli sorununun terör olduğunu, 30 yılı aşkın süredir terörle mücadele edildiğini belirtti.
Terörün ve teröristlerin istismar ettiği konular olduğunu ancak Türkiye'nin bu konuda önemli mesafeler katettiğini ifade eden Yazıcı"İnsan doğasına aykırı hiçbir davranış ve tutumu ilelebet sürdüremezsiniz. Hak mutlaka egemen olur. İnsanların doğal haklarını engellerseniz, sınırlandırırsanız bunu ilelebet sürdüremezsiniz. Yanlı uygulamalar vardır vesaire, bu alanlarla ilgili önemli şeyler yaptık. Her ne olursa olsun o davranışın öznesine ya da nesnesine silaha sarılma hakkı vermez. Silaha sarılmak bir hak değildir" diye konuştu.
Devletin vatandaşının can güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu vurgulayan Yazıcı"Bütün özgürlükler yaşama hakkının korunmasıyla var olur. Bireyin yaşama hakkını koruyamamışsanız diğer hak ve özgürlüklerin bir anlamı olur mu- Seyahat, inanç özgürlüğü ne işe yarar, insanın yaşama hakkını koruyacaksınız, bunu da kim korur, Anayasaya göre güvenlik kuvvetlerimiz" dedi.
Türkiye'de binlerce insanın öldüğünü ve şehit analarının ağladığını dile getiren Yazıcı, şunları söyledi: 
"Sadece analar ağlamıyor, babalar da ağlıyor. Nasıl ağlıyor, gizli ağlıyor. Sadece analar değil, herkes ağlıyor. Bu konuda bir yöntem bulmak gerekmez mi- İşte 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' dedik. Bu bir proje. Çünkü bizim en büyük zenginliğimiz kardeşliğimiz. Biz, ticaretimizi rakamlarla ifade ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde 500 milyar dolarlık ihracat hedefimiz var. Kişi başına 25 bin dolar milli gelir hedefimiz var ama kardeşliği bu rakamlarla ölçemezsiniz, tartamazsınız. O, bu topraklarda bu milletin en büyük zenginliğidir. Bu kardeşlik o kadar zengin ki herkesin etnisitesini zenginlik olarak kabul eden bir kardeşlik. Herkesin inancını, mezhebini, ifade özgürlüğünü, düşünce kanaatini ifade edebileceği zenginlikte kardeşlik. Bunun için tek devlet, tek vatan, tek millet diyoruz ama kırmızı çizgimiz de var. Bunu sağlayalım kan akmasın."
-"Belki o da 'kardeşiliğimiz önemli' diyor"- 

Türkiye'de ilk kez bir yöntemin uygulanmaya başladığını belirten Yazıcı, şöyle devam etti: 
"Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin bir alt başlığı çözüm sürecidir. Bunun önerenin Ahmet, Hasan, Mehmet şu bu olması önemli değil, onun icra edilir bir durum olması önemli. Böyle bir iradenin ortaya konuyor olması önemli. 'Kim yaptı, ne oldu, nasıl gidiyor, nasıl bırakacak, rap rap mı gidecek, nizamimi gidecek', bunlara takılmamalıyız. Çünkü konuşmak, tartışmak sorunları çözmede en önemli anahtardır. Silahlı adamla oturup bir şey konuşulur mu, tehdit var bir defa. Çıkıyor, 'silahı bırakacak, dönecek, belki çıkmadan silahı bırakıp annesinin babasının yanına gidiyor' Bunları sorgulamanın çok anlamlı olduğu kanısında değilim. Ne karşılığı yapıyor, belki o da 'kardeşiliğimiz önemli' diyor ve onun için yapıyor. Böyle düşünelim. Çanakkale'de birlikte savaşmadık mı Kurtuluş Savaşı'nda, Dumlupınar'da, bin yıldır bu topraklarda birlikteyiz. Böyle bakmalıyız."
Çözüm süreci döneminde kafaları karıştırmaya çalışanların olabileceğini kaydedenYazıcı, şunları belirtti: 
"İçimizde de var, dışımızda da var. Türkiye bu terör belasından kurtulduğu an hiç kimse tutamaz, ekonomik olarak tutamaz, bunu herkes görüyor ve böyle bir Türkiye'nin elbette ki bütün insanımıza hiçbir ayrım yapmadan mezhebi, etnisitesi, düşüncesi itibarıyla hiçbir ayrım yapmadan. Öyleyse aramızda ve elbette bölgemize çok büyük katkı sağlayacak. Duruşunu daha da güçlü hale getirmiş olan bir Türkiye'nin insanlığımıza çok büyük katkısı olacak. Bunu hiçbir zaman unutmayalım. İnşallah bu duruş kardeşliğimizin pekişmesi noktasında hedeflediğimiz yere varmamızı sağlar ve hiç kimse de buna engel olamaz."
-Kolluk kuvvetlerinin görevi-
Ülkeden nasıl çıkılacağı yönünde söylemlerin olduğunu ve hukukçu kimliği ile ilk defa bu konuda açıklama yaptığını ifade eden Yazıcı, şöyle devam etti.
"Kolluk kuvvetlerinin önemli bir görevi, önleyici güvenlik hizmetini sağlamak. Suç işleyenlerin suç işlemelerini önleyecek tedbirleri almak. Bir görevi de suçluyu yakalayıp adalete teslim etmek. Peki bu silahlı unsurlar ellerinde silah bulundurmak suretiyle hiç umulmadık bir yerde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının canını tehlikeye sokabilecek eylem icra edebilecek durumdaysa bunu önlenmesi bağlamında, onların belli prosedürler içerisinde yurt dışına çıkışlarının sağlanıyor olması, güvenlik kuvvetlerimizin önleyici görevi olarak değerlendirilemez mi- Ben öyle düşünüyorum. İnsanların öldürülmesi fiilini icra etmeyi önlemek için bir önleyici görev ifa edilecek. Bu tarzda bir hukuk tartışması bile olamaz diye düşünüyorum. Yok 'yasa yapalım, yasa çıksın' böyle bir şey olmaz. Bugün ki yasalarla prosedürlerle bu gerçekleşir."
-"Bütün faaliyetlerimizi planlarken merkeze insanı yerleştirmişiz"-
Yazıcı, Türkiye'nin dünya coğrafyasının çok önemli bir yerinde bulunduğunu belirterek, "Kavşaktayız. Asya, Afrika ve Avrupa'yı üç büyük kıtayı birleştiren bir yerdeyiz. Ekonomik olarak baktığımız zaman, uluslararası ilişkilerin belirlenmesinde en önemli konulardan birisi enerji ve enerji kaynakları ve o enerjinin güzergahı. Bütün uluslararası kurgular, ilişkiler enerji imkanlarına göre şekilleniyor. Türkiye, büyük ölçüde enerjiyi üreten ve tüketen kesimin arasında yer alıyor, önemli koridordayız. Enerjinin taşınması Türkiye üzerinden yapılıyor" diye konuştu.
Türkiye'nin her coğrafyası ile ilgili farklı zenginlikleri olduğunu ifade eden Yazıcı, şunları kaydetti: 
"Hem ekonomik hem tarihi birikim olarak, bizim tarihimize baktığımız zaman Türk milleti üretken, cefakar, vefakar. Her zorluğu aşabilen ecdadımız Osmanlı, Anadolu'da, Sicilya'da Endülüs'te nereye gitmişse medeniyet götürmüş, medreseler yapmış, çeşmeler, bedestenler yapmış, vakıflar kurmuş, uçan kuşlarla, göçmen kuşlarla ilgili vakıflar kurulmuş. Hayvanların korunmasına ilişkin vakıflar kurulmuş. Bugün hayvan hakları, çevrenin korunması yakın zamanda insanlık gündeminde yer alıyor. Bunlar bizim tarihimizde var. Gittiğimiz hiçbir yerde asimilasyon şeklinde bir politika izlememişiz. İnsanların inançlarına, ibadetlerine müdahale etmemişiz. Böyle bir anlayışımız var."
Türkiye'nin büyüdüğünü ve geliştiğini, kaydeden Yazıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
"Bunu rakamlar gösteriyor ama merhum Sabri Ülgener'in ifade ettiği gibi, bütün bu değerlerin altında yatan temel güç insan. Biz de bu anlayışa sahibiz. Bu anlayışa özen gösteriyoruz. Ekonomik sosyal bütün faaliyetlerimizi planlarken, icra ederken merkeze insanı yerleştirmişiz. İnsan odaklı bir kamu hizmeti sürdürme anlayışına sahibiz. Bu bağlamda insanı dikkate aldığımız zaman devlet birey ilişkilerinin belirlenmesinde de çok önemli bir bakışımız var. Devleti var eden millettir. Millet değişik düşünce ama müşterek tarih, kültür örf ve adetlere sahip insanların oluşturduğu bir bütün ve bu bütün vatan dediğimiz müşterek toprak parçası üzerinde yaşamayı sağlayacak kendi hukukunu, kumu hukukunu belirleyecek, birey hak ve özgürlüklerini güven altına almak üzere devleti oluşturuyor. Bu nedenle devlet kısaca bir hizmet organıdır. Siyaset bilimcileri haklardan söz ederken, insan haklarından bahsederler ama hiçbirimiz devlet hakkı diye bir kavram duymadık. Devletin hakkı olmaz, devletin ödevi var, görevi var hizmet üretir."