Yazıcı, Sermaye Piyasası Hukuk Sempozyumu'nda Konuştu

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Borsa İstanbul'da işlem gören Türk şirket sayısını 2023 yılında 1000'e çıkarmayı amaçladıklarını belirterek, yabancı şirket sayısını da bu sayıdan daha yukarıya çıkarma arzusunda olduklarını söyledi.

06 Haziran 2013

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Borsa İstanbul'da işlem gören Türk şirket sayısını 2023 yılında 1000'e çıkarmayı amaçladıklarını belirterek, yabancı şirket sayısını da bu sayıdan daha yukarıya çıkarma arzusunda olduklarını söyledi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, "Borsa kapitalizasyonumuzda 11 yılda 10 kata yakın bir artış söz konusudur" dedi.
Yazıcı, yeni Sermaye Piyasası Kanunu Işığında Sermaye Piyasası Hukuk Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, sermaye piyasaları hukukunun teorisyenleri, bu piyasaları düzenleyen otoriteler ve piyasada faaliyet gösteren aktörlerin katılımıyla gerçekleştirilecek bu etkinlikle sermaye piyasası hukukunun geleceğini tartışmak, fikirleri paylaşmak, yeni fikirler edinmek için oldukça önemli bir fırsatın yakalandığını kaydetti.
Bu sempozyumdaki yeni fikirlerin, kamuoyunu aydınlatacağını ve ilgili kurumların çalışmalarına ışık tutacağı kanaatinde olduklarını ifade eden Bakan Yazıcı, şunları söyledi:
"Çoğu gelişmiş ülke, krizin yaralarını sarmak ve ekonomilerini iyileştirebilmek için yoğun bir çaba içerisindedir. Bu süreçte büyümeyi destekleyici önlemler ve finansal sektöre sağlanan kamu destekleri iyileşme yönünde itici güç olmuştur. Ancak 2011 yılına gelindiğinde dünya yeni bir durgunluk dönemi ile karşı karşıya kalmıştır. Özellikle Avrupa Birliği üyesi bazı ülkelerden kaynaklanan riskler 2011 yılının performansını önemli ölçüde aşağı yönde etkilemiştir. Krizle mücadelede ülkeler maliye ve para politikaları enstrümanlarını aktif olarak kullanmaya devam etse de çoğu ekonomik çevrelerce yapısal önlemlerin alınması gerekliliği sık sık dile getirilmektedir."

Yazıcı, Türkiye'nin, tüm bu yaşanan küresel kriz merkezli olumsuz gelişmelere rağmen makroekonomik göstergelerini örnek gösterilecek şekilde geliştirerek, krizle mücadele eden ülkelere ilham kaynağı olduğunu anlatarak, Türkiye'nin, küresel ekonomik krizden en hızlı çıkan ve son dönemlerdeki küresel ekonomik belirsizlikten en az etkilenen ülkelerden biri olduğunu söyledi.

"Gelişmekte olan piyasalara göre önemli gelişme potansiyelimiz var"

Bakan Yazıcı, geçen yılın sermaye piyasaları için oldukça dalgalı bir görünüm arz ettiğini aktararak, "Uygulamaya konan genişletici para politikaları ile sermaye piyasalarında baskı bir nebze de olsa hafifletilmiş, bunun neticesinde de borsa endeksleri genel olarak bir çıkış eğilimine girmişlerdir" dedi.
Uluslararası sermaye akımlarının küresel finansal krizin etkisiyle 2007 yılından itibaren bir yavaşlama eğilimi gösterdiğini belirten Yazıcı, şunları kaydetti:
"2007 yılında zirve yapan sermaye akımlarının büyüklüğünü 2012 yılı tahmini ile kıyaslarsak yüzde 61 civarında bir gerileme söz konusudur. Yine yabancı yatırımcıların başka ülkelerdeki varlıkları 1990 yılı ile kıyaslarsak 10 kat artışla 96 trilyon dolara ulaşmıştır. Bu büyüklük içinde sermaye piyasamızın yerini saptayabilmek için borsa kapitalizasyonu yani borsadaki şirketlerin toplam piyasa değeri ve borsa işlem hacmi büyüklüğü gibi çeşitli kriterleri dikkate alarak bir değerlendirme yaparsak ülkemizin gelişmekte olan piyasalar içinde önemli bir gelişme potansiyeline sahip olduğunu açık bir biçimde görebiliriz."

"Hisse senedi piyasamız 11 yılda 10 kata yakın büyüdü"

Dünya genelinde 2003 yılında toplam 32 trilyon dolar civarında olan borsa kapitalizasyonun 2007 yılında 2 kat artarak 64 trilyon dolara yükseldiğini anımsatarak, "Krizin de etkisiyle 1 yılda yani 2008 yılında 34 trilyon 800 milyar dolara düşmüştür. Yani 4 yılda artan miktar sadece 1 yılda silinip gitmiştir. 2012 yılı için ise bu değer 53 trilyon dolar olarak tahmin edilmektedir" diye konuştu.

Yazıcı, ülkeler bazında incelendiğinde, borsa kapitalizasyonunda dünyanın önde gelen hisse senedi piyasasına sahip Amerika Birleşik Devletleri'nin, geçen yıl için 18,7 trilyon dolarlık büyüklükle ilk sırada yer aldığını anlatarak, şunları vurguladı:
"Amerika Birleşik Devletlerini toplam 3,7 trilyon dolar ile Çin Halk Cumhuriyeti, 3,68 trilyon dolar ile Japonya, 3 trilyon dolar ile İngiltere ve 2 trilyon dolar ile Kanada izlemektedir. Türkiye ise 308 milyar 774 milyon dolarlık borsa kapitalizasyonu değeri ile dünyada 27. sırada yer almaktadır. 2002 yılında bu değer 34 milyar dolar idi ve biz bu değer ile 36'ncıydık. 11 yılda 10 kata yakın bir artış söz konusudur. Bu büyüme oranı ile ülkemiz Endonezya, Hindistan ve Brezilya ile başa baş bir performans gösterirken, Çin, Tayland, Rusya, Kore gibi ülkelerin önünde yer almaktadır."
"Dünyadaki işlem hacimlerinin neredeyse yarısı ABD'de gerçekleşti"

Bakan Yazıcı, dünya genelinde borsa kapitalizasyonunun gayri safi yurt içi hasılaya oranının 2003 yılında yüzde 86 olduğunu belirterek, "2007 yılında yüzde 118'lere kadar yükseldi. 2008 yılında ise yine krizin etkisiyle yüzde 59 oranlarına geriledi. Şu ana kadar açıklanan verilere baktığımızda 2012 yılı için yüzde 75 civarında bir oran söz konusudur" diye konuştu.

Borsa işlem hacimlerine bakıldığında ise dünya genelinde hisse senetleri piyasasında toplam işlem hacminin bir önceki yıla göre yüzde 23 gerileyerek 49 trilyon dolara indiğini ifade eden Yazıcı, 2007 yılında ise bu rakamın 100 trilyon dolar civarında olduğunu söyledi.

Yazıcı, sahip olduğu iki büyük borsa ile ABD'nin işlem hacimlerinde 2012 yılında toplam 23 trilyon dolar ile ilk sırada yer aldığını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani dünyadaki toplam işlem hacimlerinin yaklaşık yarısı ABD'de gerçekleşmiştir. ABD'li borsaların ardından en yüksek işlemler 3,5 trilyon dolar ile Uzakdoğulu Tokyo Borsasında yapılmıştır. Borsa İstanbul ise 349 milyar dolarlık işlem hacmi ile dünya borsaları arasında 20. sırada bulunmaktadır. 2011 yılında 424 milyar dolarlık işlem hacmi ile yine 20. sıradaydık."

"2023 yılında Borsa İstanbul'da işlem gören Türk şirket sayısını 1000'e çıkarmayı amaçlıyoruz"
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Borsa İstanbul'da işlem gören Türk şirket sayısını 2023 yılında 1000'e çıkarmayı amaçladıklarını belirterek, yabancı şirket sayısını da bu sayıdan daha yukarıya çıkarma arzusunda olduklarını söyledi.

Yazıcı, "Sermaye Piyasası Kanunu Işığında Sermaye Piyasası Hukuku Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, likiditenin borsaların performansının ölçülmesinde öne çıkan kriterlerden biri olduğunu belirterek "Çünkü borsaların en önemli fonksiyonlarından birisi likidite sağlamalarıdır. Aynı zamanda pazarın derinliğini gösteren bir ölçü olarak kabul edilir. Bu oranın yüksek olması likit bir piyasanın varlığına işaret etmektedir" dedi.
Daha önceki yıllarda olduğu gibi 2012 yılında da en likit piyasanın yüzde 214 devir hızı ile ABD'li Nasdaq olduğuna işaret eden Yazıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Onu takip eden Çin'li Shenzhen Borsası'nda ise devir hızı yüzde 206'dır. Yüzde 112 devir hızıyla Borsa İstanbul 6'ncı sırada yer almaktadır. Bununla birlikte 2012 yılında BIST-100 endeksi dolar cinsinden yüzde 61 değerlenmiş ve böylece dünyada yatırımcılarına en fazla getiri sağlayan borsa olmuştur. Borsa İstanbul'da 2011 yılında 375 şirket işlem görmekte iken, 2012 yılında yüzde 13'lük bir artış ile 422'ye ulaşmıştır. 2002 yılında ise bu sayı 288 idi. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda amacımız bu sayıyı Türk şirketlerimiz için 1000'e çıkarmaktır. İşlem gören yabancı şirket sayısını ise bu sayıdan daha da yukarıya taşımak arzusundayız. Amacımız Osmanlı zamanında küresel bir ticaret merkezi olan İstanbul'u 2023 yılında küresel bir finans merkezi haline getirmektir."

Ekonomide güven ve istikrarın, menkul kıymet piyasalarında hem ihraççılar hem de yatırımcılar için en önemli konuların başında geldiğine dikkati çeken Yazıcı, enflasyon oranlarında kaydedilen düşüşlerin, faiz oranlarında sağlanan gelişmelerin, büyüme performansının devam etmesinin ve buna benzer çok sayıda makroekonomik göstergedeki olumlu değişmelerin yerli ve yabancı mali piyasa katılımcıları için son derece olumlu bir ortam sunduğu değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Yazıcı Türkiye'nin son on yıl içinde muazzam bir ekonomik istikrar sergilediği yorumunda bulunarak, şunları anlattı:

"Bununla birlikte mali piyasalarımız da sağlıklı bir yapıya kavuşmuştur. Ancak söz konusu gelişmeleri kalıcı kılmak için özellikle sermaye piyasalarımıza yönelik dünya ile rekabet edebilir, yüksek standartlarda ve özellikle yeni şartlara uygun bir mevzuat altyapısının da kurulması zorunluluk arzetmiştir. Bu noktadan hareketle 30 yıllık bir geçmişe sahip olan eski Sermaye Piyasası Kanunu yürürlükten kaldırılmış 6362 sayılı yeni kanun yürürlüğe girmiştir. Bu bir ihtiyaç olarak çıkmıştır. Çünkü ülkemizde hem tasarrufların artırılması hem de bu kaynakların etkin bir şekilde ekonomimiz içinde değerlendirilmesine her zaman ihtiyaç vardır. Bu süreçte sermaye piyasalarımızın daha aktif bir rol alması gerekmektedir."

Yeni Kanunun en önemli amacının, sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işlemesini ve gelişmesini sağlamak olduğunu belirten Yazıcı, "Yeni kanunla sermaye piyasası araçlarından ihracatçılara, yatırımcıların korunmasından piyasa suçlarına kadar pek çok alanda yenilik getirilmiştir. Bunun yanında özellikle Yeni Türk Ticaret Kanununun yasalaşması, Avrupa Birliği Müktesebatına uyum ve uluslararası piyasalardaki gelişmeler bu yeni kanunun diğer ortaya çıkış dinamikleri arasındadır" ifadelerini kullandı.

"Kanunla birlikte bakanlığımza verilen düzenleyici rol kapsamında 7 yönetmelik ile 9 tebliğ yürürlüğe koyuldu"
Hayati Yazıcı, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 55 yıl yürürlükte kaldığını hatırlatarak konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu kanunun dünyada meydana gelen siyasal, sosyal, ekonomik ve finansal alanlardaki baş döndürücü değişimlere ayak uyduramaması nedeniyle hazırlanan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sermayenin sınır tanımadığı ve rekabetin arttığı bir ortamda, Yeni Türk Ticaret Kanunu, uluslararası kurumlarla ve kurallarla uyumlu bir şekilde Türkiye'yi geleceğe taşımayı hedeflemektedir.

Kanunla getirilen yenilikler ve özellikle sağlanacak şeffaflıkla, şirketlerimizin uluslararası pazarda saygınlığı artacak ve buna bağlı olarak şirketlerimizin daha kolay ortak, sermaye ve kredi bulabilmesine ve uluslararası piyasaların kullandığı evrensel ortak dili konuşabilmesine olanak sağlanacaktır. Kanunla şirketlerimiz için getirilen yeniliklerden başında; kurumsal yönetim, iç ve bağımsız denetime ilişkin somut düzenlemeler gelmektedir."

Kanunla birlikte kendi bakanlığına verilen düzenleyici rolün bir gereği olarak ikincil düzenleme çalışmalarının da tamamlandığına işaret eden Yazıcı, bu kapsamda, 7 yönetmelik ve 9 tebliğin hazırlanarak yürürlüğe koyulduğu, ihtiyaç duyulan alanlarda da uygulamaya yön verecek ikincil düzenleme çalışmalarının devam edeceği bilgisini verdi.

Bakan Yazıcı, Türk Ticaret Kanunu'nun genel kanun niteliğinde olduğunu, sermaye piyasası mevzuatının ise Türk Ticaret Kanunundan ayrı düşünülmesinin mümkün olmadığını belirterek, şunları kaydetti:
"Şirketlerimizi ilgilendiren bu düzenlemeler hazırlanırken, Türk Ticaret Kanununun hedeflerinin göz önünde bulundurulması önemli görülmektedir. Yeni Türk Ticaret Kanununda, sermaye piyasası mevzuatını açıkça saklı tutan hükümler bulunduğu gibi, Sermaye Piyasası Kurulu'na belirli konularda düzenleme yetkisi tanıyan hükümler de bulunmaktadır. Dolayısıyla, Türk Ticaret Kanunu ile Sermaye Piyasası Kanunu'nun başarısı her iki Kanun arasındaki uyuma ve ilgili tarafların işbirliği içerisinde yapacağı çalışmalara bağlıdır.

Bu konuda, Sermaye Piyasası Kanununa istinaden kurulan Merkezi Kayıt Kuruluşu Anonim Şirketi ile işbirliği içerisinde oluşturulan elektronik genel kurul sisteminin başarı ile uygulanması örnek olarak verilebilir.Bu sistem, Finansal Servis Teknolojisi Ödülleri yarışmasında "En İyi Kullanılan Online Servis" kategorisinde birincilik ödülüne de layık görülmüştür."

Diğer amaçlarının da, tarımsal ürün piyasalarının dünya piyasalarına eklemlenmesi ve aynı sermaye piyasalarında olduğu gibi profesyonel ve çağdaş bir şekilde sağlıklı ve güvenli şekilde faaliyet göstermesi olduğuna vurgu yapan Hayati Yazıcı,"6362 sayılı Kanun ile bu amaca yönelik hizmet verecek ürün ihtisas borsalarının kurulması konusunda da önemli bir mesafe kat edilerek, bu borsaların Bakanlar Kurulu kararı ile kurulması esası benimsenmiştir. İnşallah, çok kısa bir süre içinde Bakanlar Kurulumuzun kararı ile ürün ihtisas borsalarının kuruluşunu gerçekleştirmiş olacağız" bilgisini paylaştı.

Yazıcı, bu borsalarda lisanslı depoculuk kapsamında çıkarılan ürün senetlerinin tamamen elektronik ortamda işlem göreceğini ve yalnızca ulusal düzeyde değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde de işlem görmelerinin sağlanacağını dile getirerek, elektronik ürün senetleri ile sistem kapsamındaki ürünlerin ticaretinin, mekan sınırlaması olmaksızın, hızlı ve güvenli biçimde yapılmasının sağlanacağını, çok sayıda alıcının piyasaya girebilmesine imkan tanınacağını duyurdu.

Elektronik ürün senetlerinin ayrıca, hisse senedi, altın ve döviz gibi bir yatırım aracı olarak kullanılabileceğini ve bu senetlerin elektronik ortamda teminat olarak gösterilerek bankalardan kredi alınabileceğini de aktaran Yazıcı konuşmasını şöyle bitirdi:
"Böylece, tarım sektörü finansal kaynaklara daha kolay erişebilecek ve tarım sektörü ile finansal piyasaların entegre olması sağlanacaktır. Hepimiz şunu çok iyi bilmekteyiz ki sermaye piyasaları güvene dayalı piyasalardır. Bu nedenle sermaye piyasalarına ilişkin düzenlemelerde ana hedef yatırımcılar, pay sahipleri, şirketler, alacaklılar, borçlular, çalışanlar ve yöneticiler açısından karşılıklı güvendir. Bu piyasalarda güven erozyona uğrarsa tıpkı sele kapılan toprak gibi sermaye de yatırım da bir anda kayar gider. Tıpkı dikilen ağaçların toprağı koruduğu gibi, pekiştirilen güven de sermayeyi bir arada tutarak onu korur ve her daim onu güçlü kılar."