Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı İzmir’de

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ideolojik bağnazlığı barındıran bir yönetim anlayışına sahip olmadıklarını söyledi.

30 Nisan 2012

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ideolojik bağnazlığı barındıran bir yönetim anlayışına sahip olmadıklarını söyledi.
Yazıcı, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile Ege Bölgesi Sanayi Odası'nda (EBSO) düzenlenen Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı'na katıldı.
İzmir'in büyük imkanları bünyesinde barındırdığını ifade eden Hayati Yazıcı, ''İzmir'de iş dünyası ile ilgili olumsuz nitelemeleri espri olarak kabul etmenizi öneririm. İnsan bazen, bazı ortamlarda sözcükler kullanır. Biz hukukçular bunları kızgınlıkla, depresyonla söylenmiş sözler olarak ifade ederiz. Bunlar dikkate alınmaz. Bir defa bizim yönetim anlayışımızda kesinlikle çatışma yok, diyalog vardır. Herkesle mutlaka diyalog kanallarını açık tutmak gerekir. Diyalog kanallarını kapattığınız zaman suyun akışını değiştirmişsiniz demektir. Herkes yoluna dediğimiz süreç başlamıştır'' dedi.
Bakan Yazıcı, herkesin herkesi sevmek zorunda olmadığını, ancak katlanmak zorunda olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
''Bizim anlayışımızda ideolojik bağnazlık yok. 'Sen daha fazla şöylesin, ben daha fazla böyleyim' yok. Bizim yönetim anlayışımızda projecilik var. İnsanlar, kurumlar ülkeyi yönetirken projelerin yarışması lazım. Çünkü değerler hepimizin. Bu ülkenin değerleri hepimizin. TBMM'nin açılışının 92. yılını kutladık. Bu hepimizin, Cumhuriyet en büyük kazanım ve hepimizin. Biz bu değerleri daha ne kadar artırabiliriz diye yolumuza devam etmemiz lazım.''
-Yatırım teşvik çalışmaları-
Yatırım teşviki üzerine çok uzun çalışmalar yaptıklarını söyleyen Yazıcı, Ekonomik Koordinasyon Kurulu'na Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın da üye olduğunu ve 6 ay yatırım teşviki konusunda çalıştıklarını hatırlattı.
Bakan Yazıcı, yatırım konusunda paydaşların görüşünün alındığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da konuyu kamuoyu ile paylaştığını ifade ederek, ''Hala üzerinde rötuş şeklinde çalışmalar devam ediyor. Yatırım teşviki çok kapsamlı, çok kuşatıcı bir teşvik programı. Bir defa il ölçeğinden hareket edilmiş, kümeleşme yapılmış ve 4 alanda teşvik uygulamaları öngörülmüş. Öyle yatırımlar var ki teşvik kapsamında Türkiye'nin neresinde yaparsanız yapın, 5. bölgede yapıyormuş gibi teşvik desteği alacaksınız'' diye konuştu.
 Toplu İş İlişkileri Kanunu'na ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Hayati Yazıcı, şöyle konuştu:
''Biz birlikte varız. Bir alana ilişkin düzenleme yaparken o alanın taraflarından bir kesiminin menfaatlerini öne çıkarmak, diğerini yok saymak diye bir anlayış olamaz. İşçi işverenle vardır. İşveren de işçiyle vardır.
Burada imkanlar ne, ne yapacağız, ekmeği ne kadar artıracağız bunu dikkate alarak düzenleme yapıyoruz. Toplu iş ilişkilerini düzenlerken 'Ben ne alabilirsem alayım' mantığının doğru olmadığını söylememe gerek yok. İşletme varsa işçi vardır, işletme yoksa oranın işçisi olmanın ekonomik bir anlamı olabilir mi? Elbette genel olarak sendikalaşma yetki alanına ilişkin iş yeri düzeyinde 50+1 oranının korunuyor olması önemli bir sonuç doğuracak diye düşünüyorum.''
Yazıcı, demokrasinin tekelleşmeyi önlediğini, tekelleşmenin sadece ticaret erbabı arasında olmadığını, sendikal faaliyetlerde de olabileceğini anlatarak, ''O alanı tekele dönüştürmemeli. Sendikalar da kendi aralarında rekabet edebilmeli. Sendikal faaliyetler daha kaliteli hale gelebilsin'' dedi.
-''Esas aldığımız ölçü insandır''-
Bütün çalışmalarında insanı ölçü aldığını ifade eden Hayati Yazıcı, tüketicinin kaliteli ürüne erişimini kolaylaştırmak gerektiğini ifade etti.
Yazıcı, dünyada elektronik ortamda 2011 yılında 680 milyar dolarlık ticaret yapıldığını kaydederek, şöyle konuştu:
''Türkiye'de 2011 yılında elektronik ortamda yapılan ticaret 23 milyar lira. Ama bu artacak. Türkiye'de hane ölçeğinde baktığımızda yüzde 92'sinde telefon var, yüzde 43'ünde internete erişim imkanı var. Böylece iletişim alanında da hızlı bir gelişme var. Şirketlerin internet siteleri olacak. Bunu yapmazsanız rekabet imkanınızın bir ayağı olmaz. Topal olursunuz, bilemezsiniz. Dünya nereye gidiyorsa biz de onu takip etmek zorundayız.''
Müteşebbisin gücünü yükseltmek, rekabet gücünü artırmak, üretimin kaliteli hale gelmesini sağlamak, Türkiye'nin 2001 krizini bir daha yaşamamasını sağlamak için çalıştıklarını dile getiren Yazıcı, ''Bakın kaç tane banka battı. O bankaların battıktan sonra oluşturduklarını hep birlikte ödedik, 40 milyar dolar deniyordu o zaman. Neden battı onlar? Oradan aldı dayısına verdi. Böyle bankacılık olmaz. Bu alanlara ilişkin şikayetleri dinledik. Önemli düzenlemeleri internet sitesinde yayınladık. Kamuoyunun eleştirisine sunduk'' dedi.
Yasada değişiklik gerektiren hususları değerlendirdiklerini söyleyen Hayati Yazıcı, ''Hiçbir kanun kutsal metin değildir, değişmez diye bir şey yok'' diye konuştu.
İzmir'in EXPO 2020 adaylığına da değinen Hayati Yazıcı, EXPO'nun Türkiye projesi olduğunu, projenin Türkiye'de gerçekleşmesi için çalıştıklarını sözlerine ekledi.