I. Uluslararası İş Etiği Kongresi Düzenlendi

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ''Etik davranmak, firmanın itibarını ve ürünün marka değerini yükseltmesi, müşterilerin ve kamunun güvenini ve desteğini sağlaması bakımından önemli'' dedi.

21 Eylül 2012

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ''Etik davranmak, firmanın itibarını ve ürünün marka değerini yükseltmesi, müşterilerin ve kamunun güvenini ve desteğini sağlaması bakımından önemli'' dedi.
Bakan Yazıcı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) tarafından TOBB Konferans Salonu'nda düzenlenen ''1. Uluslararası İş Etiği Kongresi''ne katıldı.
Konuşmasına Konfüçyüs'ün ''Küçük avantajların peşinden koşarken büyük başarılardan olabilirsiniz'' sözünü anımsatarak başlayan Yazıcı, elde edilen büyük başarıların kaynağında mutlaka ahlaki değerlerin olduğunu söyledi.
İş ahlakının toplumsal ahlaktan ayrı düşünülmesinin mümkün olmadığını, etiği aynı zamanda bir toplumun yaşama tarzı niteliğine sahip olduğunu ifade eden Bakan Yazıcı, şunları kaydetti:
''Etik davranmak, firmanın itibarını ve ürünün marka değerini yükseltmesi, müşterilerin, yatırımcıların ve kamunun güvenini ve desteğini sağlaması bakımından önemli. Etik değer ve ilkelere göre işleyen bir ekonomik sistem, bu iki önemli kurumu güçlendirir, demokrasinin sağlıklı işlemesine yardımcı olur. İş dünyasının toplum gözünde saygınlığını arttırır.''
-''Anadolu topraklarında etik hep vardı''-
Bakan Yazıcı, yaklaşık 100 sene önce ortaya koyduğu ekonomi teorileriyle iktisadın önemli isimlerinden olan Keynes'in ''ahlaklı ekonomi''ye özlem duyduğunu belirterek, ''Keynes, bugün hala konuşulan 'Torunlarımızın Ekonomik İmkanları' başlıklı makalesinde 21'inci yüzyıl insanının belli bir ekonomik doygunluğa ulaşarak 'ahlaklı/erdemli ekonomik sisteme' geçeceğini öngörüyordu. Ama öyle olmadı. Keynes'in dünyanın ekonomik büyümesiyle ilgili tahminleri gerçeğe çok yakın. Bugün onun öngördüğü gibi bir ahlaklı ekonomik yapıya geçişe dair bir işareti ne yazık ki dünya sisteminde göremiyoruz. Bugün, Dünyanın bir tarafında aşırı tüketim, israf ve lüks hüküm sürerken, diğer tarafında günlerce yiyecek hiçbir şey bulamayan çocuklar açlıkla mücadele etmekte. Dünya ekonomisinin öncelikli problemi, ahlaklı, adaletli bir ekonomik yapının mevcut olmaması'' diye konuştu.
Anadolu topraklarında ''etik ticaret''in her zaman hakim olduğunu ve Osmanlı'da esnafların kusurlu mal satmadığını dile getiren Yazıcı, loncalardan müteşekkil Türk esnafının, ahlaki mesuliyetler bakımından, devrinde en ileri ve mükemmel durumda olduğunu söyledi.
-''Sözü senet olan anlayışın temsilcileriz''
II. Bayezıd devrinde çıkarılan Bursa, İstanbul ve Edirne İhtisab Kanunnamelerinin dünyada tüketici haklarını koruyan ilk kanun, ilk gıda maddeleri nizamnamesi, ilk standartlar kanunu ve ilk çevre nizamnamesi olma özelliğine sahip olduğuna dikkati çeken Bakan Yazıcı, şöyle devam etti:
''Kanun, özellikle temel tüketim maddelerine getirdiği standartlarla dikkat çekmekte, gıda ürünlerinin denetimi ve sağlığa uygunluğu hususunda koyduğu kurallarla öne çıkmakta. Kalitenin korunması için alınan tedbirlerin ilki, hammadde kontrolü. Bir ürün içinde bulunması gerekli hammadde oranlarına dikkat ediliyor, bu ölçülere uymayan ürünün üretimi men ediliyordu. İmalat aşamasında sabuna katılacak suyun niteliği üzerinde bile hassasiyetle durulmaktaydı. Osmanlı'nın esnaf ve sanatkar teşkilatının dürüstlüğüne ve ahlakına o zamanın yabancı devlet mensupları şahit olmuştur. Bugün işadamlarımız dünyanın dört bir yanında ticaret yapıyorlar. Ecdadımızın ayak bastığı topraklarda Türk işadamları hürmetle karşılanır, saygı ve itibar görür. Çünkü biz, zamanında oralara kadar gidip arkasında iyi bir isim ve iyilikle yad edilen hatıralar bırakan bir neslin evlatlarıyız. Biz, sözü senet olan, dükkanına gelen müşterisini henüz siftah yapmamış komşusuna yönlendiren bir anlayışın temsilcileriyiz.''
-''Müşteri velinimet olmalı''-
Bakan Yazıcı, ''Uluslararası İş Etiği Kongresi''nin Ahilik Haftası'nda yapılmasının ayrıca anlam ve önem taşıdığını ifade ederek, Ahilik teşkilatının kardeşlik, birlik, beraberlik gibi değerleri özünde toplayan, ticaret ile ahlakı buluşturan bir hayat felsefesi olduğunu dile getirdi.
İktisatla ahlakın buluşmasının bugün modern dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu unsurların başında geldiğini vurgulayan Yazıcı,
''Ticarette 'müşteri velinimetimizdir' ilkesinin yerleşmesine vesile olan Ahi kültürüyle yetişmiş esnaf ve sanatkarlardır. Sekiz asırdan beri kullandığımız 'Pabucun dama atılması' deyimi, Ahi uygulamalarından kaldı. Ahiliğin kurucusu ve esnaf ve sanatkarların piri Ahi Evran ayakkabıcı esnafının bulunduğu çarşıdan geçerken onların yaptığı ayakkabıları incelerdi. Hileli gördüklerini kesip dama atar, dükkanı kapatılırdı. Müşteriye de yeni bir ayakkabı verilerek mağduriyeti önlenirdi. Kusurlu, hileli mal satan veya müşteriyi aldatan esnaf 'yolsuz' ilan edilir, çeşitli yaptırımlar uygulanırdı.''