Yazıcı, İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Yapılan Konferansa Katıldı

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul Ticaret Üniversitesi ile Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD) ortaklaşa düzenlediği ''Gelişmekte Olan Ekonomilerde Kriz Sonrası Finans, Ticaret ve Yatırım: Sürdürülebilir Büyüme Modelleri ve Yaratıcı Endüstrilerin Rolü'' adlı konferansta konuştu.

08 Kasım 2012

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul Ticaret Üniversitesi ile Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD) ortaklaşa düzenlediği ''Gelişmekte Olan Ekonomilerde Kriz Sonrası Finans, Ticaret ve Yatırım: Sürdürülebilir Büyüme Modelleri ve Yaratıcı Endüstrilerin Rolü'' adlı konferansta konuştu. İstanbul Ticaret Üniversitesi bünyesinde açılışı yapılan ''Uluslararası Yaratıcı Ekonomi Merkezi''nin bu yönde çok önemli bir hizmeti yerine getireceğine inandığını söyleyen Yazıcı, bu merkezin, Türkiye ve özellikle de İstanbul'a bu alanda büyük bir ivme kazandıracağını belirtti.
Bakan Yazıcı, 2008 yılında küresel ticarette görülen yüzde 12'lik düşüşe rağmen, yaratıcı ürün ve hizmetlerin dünya çapındaki ticaret hacminin yıllık ortalama yüzde 14 oranında büyümeye devam ettiğini belirterek, ''şehirlerin potansiyeli artık fabrika bacalarıyla, işçi nüfusuyla değil, ürettiği yaratıcı kültürle ölçülmektedir'' dedi.
Ekonomik büyümenin ''aynı şeyden daha çok yapma''nın ötesinde, üretim ve tüketim şekillerini değiştiren bir yapısal dönüşüm süreci olduğunu söyleyen Yazıcı, bugün sürdürülebilir büyümeyi klasik endüstrilerle sağlamanın zor olduğunu vurguladı.
Yazıcı, bilgi ve yaratıcılığın, ekonomik büyümenin en önemli belirleyicisi haline geldiğini ifade ederek, yaratıcı ekonominin, küresel krize rağmen büyüme gösteren endüstrilerin başında geldiğini anlattı.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütünün yaratıcı ekonomi konusunda 2008 ve 2010'da yayınladığı raporlara göre, yaratıcılık ve kültürle bağlantılı sektörlerin krizlere karşı daha dayanıklı olduğunu dile getiren Yazıcı, 2008 yılında küresel ticarette görülen yüzde 12'lik düşüşe rağmen, yaratıcı ürün ve hizmetlerin dünya çapındaki ticaret hacminin yıllık ortalama yüzde 14 oranında büyümeye devam ettiği bilgisini verdi.
Yazıcı, şunları kaydetti: ''Şehirlerin potansiyeli artık fabrika bacalarıyla, işçi nüfusuyla değil, ürettiği yaratıcı kültürle ölçülmektedir. Yaratıcı ekonomi, finansal sermayeden ziyade sosyal ve kültürel sermayeyi ekonomiye entegre etmektedir. Yaratıcı ekonomi, istihdam anlamında da umut verici, özel bir yere sahiptir. Çünkü yaratıcı ekonomi, yüksek eğitimli kişilere daha fazla iş imkanı sağlıyor. Yaratıcı ekonomi, istihdam potansiyelinin yüksek olmasının yanında girişimciler için kendi işlerini kurma imkanı da sunuyor.''
-''AB ülkeleri yaratıcı endüstrilerin toplam cirosu 780 milyar Avro''-
Dünya Gayri Safi Hasılası'nın yüzde 7,3'ünün yaratıcı ekonomi tarafından oluşturulduğuna dikkati çeken Yazıcı, UNESCO verilerine göre yaratıcı endüstrilerin dünyadaki büyüklüğünün 1 trilyon 300 milyar dolara, uluslararası ticaretteki büyüklüğünün ise 445 milyar dolara ulaştığını söyledi.
Yazıcı, 2002-2010 döneminde dünya yaratıcı eşya ihracatının yıllık ortalama yüzde 8,9, ithalatın ise yüzde 7,4 arttığına işaret ederek, ''Aynı dönemde gelişmiş ülkelerin yaratıcı eşya ihracatı yıllık ortalama yüzde 6,6, ithalatı ise yüzde 6 artarak dünya ortalamasının altında büyümüştür'' dedi.
Gelişmekte olan ülkelerde ise ihracatın yıllık ortalama yüzde 11,8, ithalatın yüzde 12,5 oranında büyüyerek dünya ortalamasının üstünde bir seyir gösterdiğini belirten Yazıcı, şunları söyledi: ''Bir başka deyişle, gelişmekte olan ülkelerde yaratıcı eşya ticareti gelişmiş ülkelere göre her yıl iki kat artmıştır. Bu durum gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere göre daha hızlı bir ekonomik büyüme sağlamasının nedenlerinden biri olarak görülmektedir. AB ülkeleri yaratıcı endüstrilerin toplam cirosu 780 milyar Avro'dur ve bu alanda yaklaşık 8 milyon kişi çalışmaktadır. Bu noktada kültür miraslarına atıfta bulunmak ve yapılan çalışmaları yaygınlaştırmak önem arz etmektedir.''
Bakan Yazıcı, sanat eserleri ihracatı dünyada yüzde 6,43 büyürken, Türkiye'de halı, hasır işleri, örgü işleri gibi bu kapsamda değerlendirilen ürünlerin ihracatının ise yüzde 18,34 büyüdüğü bilgisini veren Yazıcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''İşitsel-görsel eser ihracatı dünyada yüzde 4,54 büyürken Türkiye'de yüzde 25,98 büyümüştür. Ülkemizin bu alanda artan etkinliğinin en iyi örneklerinden biri Türk dizi filmlerinin farklı coğrafyalarda yakaladığı başarıdır. Dizi filmlerimiz bugün Balkanlardan Orta Doğu ve Orta Asya'ya kadar geniş bir coğrafyada ilgiyle izlenmektedir. Hatta bu dizilerin çekildiği platformları görmek için yurt dışından ülkemize özel gezi turları düzenlenmektedir. Mimari, moda, iç tasarım, mücevher ve oyuncak gibi tasarım ürünleri ihracatı dünyada yüzde 9,67'lik bir büyüme gösterirken, Türkiye'de bu oran yüzde 8,62'dir. Dijital oyunlar, kaydedilmiş medya uygulamaları gibi 'Yeni medya bileşenleri' ihracatı dünyada yüzde 16,12; Türkiye'de yüzde 26,51 artmıştır. Yazılı eser ihracatı dünyada yüzde 4 büyürken, Türkiye'de bu oran yüzde 18,11'dir.''
''Yaratıcı ekonomi, gelişmiş ülkelerde ayrı bir sektör olarak istatistiklere yansıtılıyor''-
Gelişmiş ülkelerde yaratıcı ekonominin ayrı bir sektör olarak istatistiklere yansıtılmaya başlandığını hatırlatan Bakan Yazıcı, Türkiye'de ''yaratıcı ekonomi'' adı altında bir sektör ayrımının henüz yapılmadığını söyledi.
-''Anadolu kültürel birikim konusunda çok zengin''-
Yaratıcı endüstrilerin arkasında sağlam bir tarihi ve kültürel birikimi gerektiren alanlar olduğunu aktaran Yazıcı, kültürel birikim konusunda Anadolu'nun çok zengin olduğunu söyledi.
Osmanlı'nın tüm dünyaya, sanattan edebiyata, mimariye kadar her alanda zenginliğin çok sesli ve çok renkli bir yansımasını sunduğunu ifade eden Yazıcı, ''Anadolu'nun her köşesinde hem özgünlüğünü koruyan, hem de dünyayla eklemlenmiş bir kültürel zenginliği görmek mümkündür'' dedi.
Bugün artık dünyada ülkelerin değil, kentlerin yarıştığını anlatan Yazıcı, Türkiye'de de İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep gibi pek çok şehrin dünyayla yarışan bir performans sergilediğine işaret etti.
İstanbul'un dünyanın en yaşlı şehirlerinden birisi ve aynı zamanda dünyanın en genç nüfusuna sahip olduğunu dile getirenYazıcı, İstanbul'un Roma ve Bizans İmparatorlukları ile Osmanlı Devleti'ne başkentlik yapmış bir şehir olduğunu anımsattı.
-''Hedefimiz, İstanbul'u güçlü bir kültürel endüstrileşme ile kuşatmak''-
Tüm Osmanlı tarihi boyunca ırk ve dinine bakılmaksızın yetenekli insanların İstanbul'da kabul gördüğünü bildiren Yazıcı, şunları kaydetti:
''İstanbul mimari açıdan da dünyanın sayılı kültürel mirasına sahip bir şehirdir. Örneğin, çağının çok ilerisinde çığır açacak bir mimari tasarım harikası olan Ayasofya İstanbul'dadır. Bir başka harika yapı olan, batılıların Mavi Cami diye tanıdıkları Sultan Ahmet Camii de Ayasofya'ya komşuluk etmektedir. Mimar Sinan'ın en güzel eserlerinden biri olan Süleymaniye, tüm haşmetiyle İstanbul'un maddi ve manevi dünyasına damgasını vurmaktadır. İstanbul, ekonomik olarak da Türkiye'nin kalbidir. Bankacılıktan modaya, hizmet sektöründen bilişim alanına kadar birçok alanda öncü merkez olan bir kenttir. Türkiye'nin toplam ihracat ve ithalatının yüzde 51'i İstanbul'dan yapılmaktadır. Türkiye'deki sanayi kuruluşlarının yüzde 38'i İstanbul'da yer almaktadır. Biz İstanbul için hem sanayi şehri kimliğimizi sürdürmenin hem de kültür ve sanat alanlarındaki yaratıcılığımızı arttırmanın mümkün olduğunu düşünüyoruz.
Hükümet olarak hedefimiz, İstanbul'u güçlü bir kültürel endüstrileşme ile kuşatarak, dünya kentleri arasında yeniden konumlandırmaktır. İstanbul'da gerçekleştirilmek istenen yaratıcı kültür çalışmaları bugün açılan merkezle birlikte, bundan böyle daha planlı ve doğru stratejilerle devam edecektir.''
Türkiye'nin bunu diğer pek çok ülkenin aksine IMF'den destek almadan, kendi potansiyeliyle kendi insanına güvenerek başardığını aktaran Yazıcı, 2002'de Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu'na (IMF) olan borcunun 23,5 milyar dolar olduğunu, bugünse borcun 1,3 milyar dolara düştüğünü anımsattı.
Gelecek yıl Nisan'da bu borcun biteceğini anımsatan Bakan Yazıcı, ''Türkiye artık IMF ile stand-by anlaşması yapan bir ülke değil. Tam aksine Türkiye olarak şu anda IMF'ye borç verebilen bir ülke konumundayız'' dedi.
Halen devam eden teknik müzakereler tamamlandığında Türkiye'nin IMF'ye 5 milyar dolar borç verebileceğini dile getiren Yazıcı,şöyle konuştu:
''Uluslararası raporlar da ekonomimizin rekabetçi yapısının arttığını göstermektedir. Dünya Ekonomik Forumu tarafından açıklanan raporda, 2011-2012 dönemi Küresel Rekabetçilik Endeksi hesaplamalarına göre Türkiye 142 ülke arasında 59'uncu sıradayken, bu yıl 16 basamak gibi muazzam bir sıçrama yaparak 144 ülke arasında 43'üncü sıraya yükselmiştir.
Siyasi istikrar ile ekonomik istikrar ilişkisini en iyi ortaya koyan tablo Türkiye ekonomisinin bugün ulaştığı noktadır. Türkiye, 2009 Dünya Bankası verilerine göre, Avrupa'daki 5'inci büyük iş gücüne sahip ülkedir. Türkiye, siyasi istikrar ve güven ortamı, başarılı ekonomisi, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli ve rekabetçi iş gücü, girişimci ve yenilikçi özel sektörü, liberal ve yeniliklere açık yatırım ortamı altyapısı, merkezi konumu, Avrupa'nın enerji koridoru olma özelliği, düşük vergileri ve teşvik imkanları, 1996 yılından bu yana üyesi olunan Gümrük Birliği ve büyük iç pazarı ile yatırım yapmak için son derece çekici ve güvenli bir yerdir.''
-Fitch'in not artırımı-
Siyasi istikrar sonucu elde edilen güven ortamıyla yabancı yatırımcıların Türkiye'ye küresel kriz ortamında dahi yatırım yapmalarına imkan sağladığını söyleyen Yazıcı, Türkiye'ye son 10 yılda yaklaşık 100 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye girişi gerçekleştiğini anımsattı.
Bu yabancı sermaye girişinin yarısına yakınının global krizden sonra geldiğini vurgulayan Yazıcı, Türkiye'nin 2010 yılında ''Doğrudan Yabancı Yatırım Güven Endeksi''nde 23. sıradayken, bugünse 13'üncü sıraya yükseldiğini belirtti.
Bunun Türkiye'nin yabancı yatırımlar için bir cazibe merkezi haline geldiğini gösterdiğine dikkati çeken Yazıcı, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in iki gün önce Türkiye'nin kredi notunu yabancı para cinsinden BB+'dan BBB-'ye çıkararak ''yatırım yapılabilir'' seviyeye yükselttiğini hatırlattı.
Böylece 1994 yılından bu yana ilk kez Türkiye'nin notunun kritik seviyenin üzerine çıktığını dile getiren Yazıcı''Dünya Bankasının 155 ülkeyi karşılaştırdığı 2012 Lojistik Performans Endeksi'nde de Türkiye, geçen yıla göre 12 basamak ilerleme kaydederek, Çin'in ardından 27'nci sıraya yükselmiştir'' diye konuştu.
-''Türkiye 'yükselen donör' haline geldi''-
İspanya ile birlikte başlatılan ve bugün 130 ülke tarafından desteklenen Medeniyetler İttifakı girişiminin, kültürel uzlaşı ve hoşgörünün yayılmasını sağlayarak uluslararası barışa önemli katkılarda bulunduğunu kaydeden Yazıcı, ''Ülkemiz, toplam 2 milyar dolara ulaşan insani yardım ve kalkınma yardımı ile 'yükselen donör' haline gelmiştir'' dedi.
Bir iç savaşın yaşandığı Suriye'den kaçarak Türkiye'ye sığınan 100 binden fazla mülteciye kapılarını açtığını ifade eden Yazıcı, Afganistan, Somali, Yemen, Myanmar/Arakan gibi farklı coğrafyalardaki yardımların da devam edeceğini anlattı.
Yazıcı, OECD ülkeleri arasında son iki yıldır resmi kalkınma yardımlarını en çok arttıran ülkenin Türkiye olduğunu da söyledi.
Yaratıcı endüstriler diye isimlendirilen sektörlerin gelişmesinin fikri ve sınai mülkiyet haklarını daha fazla gündeme getirdiğini kaydeden Gümrük ve Ticaret Bakanı Yazıcı, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Bu yüzyılın en önemli hukuki konularından biri bu olacaktır. Fikri mülkiyet hakları, ilk başta yaratıcılığı korumaktadır. Bu yaratıcılığın endüstriyel kısmı, yani copyright ile korunan kısmı kolayca tanımlanıp belirlenebilen kısmıdır. Ama yaratıcı fikirlerin korunması da en az bunun kadar önemlidir. Yaratıcı endüstriler, ekonomik gelişme için önemli olduğu kadar bütünsel olarak toplumun sosyal ve kültürel sermayesinin zenginleşmesi bakımından da son derece önemlidir.''
-28 Şubat sürecinin en önemli simgelerinden birisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır-
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, konferansın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bakan Yazıcı, 28 Şubat süreci kapsamında TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na çağrılması ile ilgili olarak, ''O dönem Ben başbakanın avukatlığını hukuk müşavirliğini yaptım. Sanırım o dosyanın açılması, o dosya süreci, yargıtay süreci, infaz aşaması gibi o çerçevede benim bilgime başvuracaklar. Ama onun ötesinde de başka bilgilerim var. Onu komisyonla paylaşacağım'' dedi. Bakan Yazıcı, 28 Şubat sürecinin en önemli simgelerinden birisinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirtti.