Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü

Küresel tedarik zincirlerinde kurumsal faaliyetlerin çevresel ve sosyal haklara etkilerine özen yükümlülüğünün tesis edilmesine yönelik AB yasal çerçevesini hazırlayan, Avrupa Komisyonu tarafından 23 Şubat 2022 tarihinde sunulan Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi 5 Temmuz 2024 tarihli AB Resmi gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.


Özen Yükümlülüğü Direktifi, AB’de faaliyet gösteren belli büyüklükteki firmaların, kendi operasyonlarını, şirketlerin üretim yönündeki iş ortaklarını ve kısmen de lojistik veya atık yönetimi/geri dönüşüm gibi alt faaliyetlerini kapsayan operasyonlarla ilgili olarak çevre ve insan hakları üzerindeki fiili ve potansiyel olumsuz etkilerine ilişkin yükümlülüklerine yönelik kuralları belirlemektedir. Aynı zamanda Direktif, bu yükümlülüklerin ihlaline ilişkin cezalara ve hukuki sorumluluğa ilişkin kuralları da ortaya koymaktadır.


Kapsam dahilindeki şirketlerin, Paris Anlaşması uyarınca küresel ısınmanın 1.5 °C ile sınırlanması amacıyla, iş modellerinin ve stratejilerinin Paris anlaşmasıyla uyumlu olmasını sağlayacak bir plan benimsemelerini gerekmektedir.


Direktifte yer alan yükümlülüklerin kademeli olarak ve belirli eşik değerler esas alınarak uygulanacak olup, ilk taslakta yer alan tekstil, gıda ve madencilik gibi öncelikli sektörlerde düşük eşik değer uygulanması ayrımı kaldırılmıştır.

Öte yandan, Avrupa Komisyonu tarafından AB mevzuatını sadeleştirmek, rekabetçiliği artırmak ve ek yatırım kapasitesinin önünü açmak amacıyla yeni bir torba yasa teklifi (Omnibus Packages I & II) açıklamış olup, söz konusu düzenleme ile Komisyon, idari yüklerin en az %25 oranında azaltılması ve küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) için bu oranın %35'e çıkarılması hedefi doğrultusunda kapsamlı bir sadeleştirme sürecinin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Yasal düzenleme paketi kapsamında kurumsal sürdürülebilirlik raporlaması, kurumsal sürdürülebilirlik özen yükümlülüğü mevzuatlarına ilişkin sadeleştirme önerileri yer almaktadır. Bu çerçevede, uygulama takvime dair son değişiklikler dikkate alınarak, 

Direktifin AB üye ülkeleri tarafından ulusal mevzuatlara aktarılması 1 yıl ertelenerek 26 Temmuz 2027 olarak belirlenmiş, uygulama tarihinin ise şirketlere daha fazla zaman tanımak üzere 1 yıl ertelenerek, 26 Temmuz 2028’den itibaren geçerli olmasına karar verilmiştir. Daha önceki taslakta ilk kategori olarak belirlenmiş olan 5.000'den fazla istihdam ve dünya çapında net cirosu 1,5 milyar Avro'yu aşan AB (ana) şirketler ikinci kategori ile birleştirilmiştir. Bu itibarla, yeni uygulama tarihlerine dair AB kurumları arasında varılan uzlaşıya göre:

26 Temmuz 2028 itibariyle,

  • 3.000'den fazla istihdam ve dünya çapında net cirosu 900 milyon Avro 'nun üzerinde olan AB (ana) şirketleri
  • Avrupa Birliği'nde net cirosu 900 milyon Avro 'nun üzerinde olan, AB dışı (ana) şirketler
26 Temmuz 2029'dan itibariyle:
  • 1.000'den fazla istihdam ve dünya çapında net cirosu 450 milyon Avro 'nun üzerinde olan AB (ana) şirketleri
  • Avrupa Birliği'nde net cirosu 450 milyon Avro 'dan fazla olan AB dışı (ana) şirketler

Küçük ve orta ölçekli şirketler (KOBİ) doğrudan direktif kapsamında olmamakla birlikte, Direktif kapsamına giren büyük şirketlerin tedarikçisi veya alt sağlayıcısı olan KOBİ’ler de mevzuat hükümlerinden etkilenecektir.

Mevzuatın ilk halinde yer alan hükümlere göre, özen yükümlülüğünün şirketlerin temel faaliyetlerinin bir parçası olması için, taslak kapsamında şirket yöneticileri tarafından, kurumsal sürdürülebilirliğin şirket politikasının bir parçası haline getirmesi, alınan kararların çevreye, insan haklarına ve sosyal haklara etkisinin değerlendirilmesi gerekmektedir.


Ayrıca, şirketlerin özen yükümlülüğü kapsamında kendi ve değer zincirlerinde bulunan işletmelerin faaliyetlerinin çevre ve insan haklarına etkisine ilişkin düzenli değerlendirmeler yapma, mevcut olumsuzlukları tespit etme ve giderilmesine yönelik çözümler önermesi gerekmektedir.


Üye ülkeler tarafından özen yükümlülüğünü ihlal eden şirketlere cezai yaptırımlar uygulanması beklenmektedir. Direktifin ihlali durumunda kendilerine kesilen cezaları ödemeyen şirketler için, şirketin cirosu dikkate alınarak cirosunun %5'ine varan para cezaları gibi çeşitli ihtiyati tedbirler getirilmesi öngörülmektedir. Ayrıca, Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifine uygunluğun kamu ihaleleri ve imtiyazlarının verilmesinde bir kriter olarak nitelendirilebileceği belirtilmektedir.


Üye devletlerin, Komisyon'un rehberliğini içeren portallar aracılığıyla şirketlere özen yükümlülükleri hakkında ayrıntılı çevrimiçi bilgi sağlamaları gerekecektir. Ayrıca, yükümlülüklere uymayan firmaları soruşturmak ve bunlara ceza uygulamak için bir denetim makamı oluşturmaları veya atamaları gerekecektir.


Direktif, şirketlerin uyması gereken yükümlülüklerin bir listesini de içermekte olup, bunlar arasında, Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmelerinin yanı sıra Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi çeşitli Birleşmiş Milletler sözleşmelerinde yer alan hükümler yer almaktadır. Ayrıca mevzuat kapsamında, şirketlerin değer zincirlerindeki iş ortaklarından kaynaklanan “olumsuz etkileri” tespit eden firmaların, bu etkilerin devam etmesi durumunda bu iş ilişkilerini sonlandırmaları gerekmektedir. Yine mevzuata göre, şirketlerin olumsuz etkilerinden mağdur olanların yanı sıra sendikalar ve sivil toplum örgütlerine de şirketleri mahkemeye verme yetkisi verilecek ve dava açmaları için beş yıl süre tanınacaktır. Suçlu bulunmaları halinde şirketlerin mağdurları mali tazminat veya kamuya açık bir özür yoluyla iyileştirmeleri gerekecektir.



Ancak, mevzuatın basitleştirilmesine yönelik diğer torba teklife ilişkin görüşmeler AB kurumları arasında sürdürülmekte olup, değişiklik taslağı kapsamında aşağıdaki hususlar yer almaktadır.
 
  • Derinlemesine Etki Değerlendirmeleri: Şirketlerin, dolaylı iş ortakları düzeyinde, karmaşık tedarik zincirlerinde meydana gelebilecek veya gelme riski olan olumsuz etkilerle ilgili derinlemesine değerlendirmeler yapma zorunluluğu kaldırılmakta, yalnızca şirketin olumsuz etkilerin meydana geldiğine dair makul bir bilgiye sahip olması durumunda tam bir özen yükümlülüğü yapılması gerekmektedir. 
  • Basitleştirilmiş Düzenlemeler: Büyük şirketlerin, sürdürülebilirlik özen yükümlülüğü gereksinimlerinin gereksiz karmaşıklıklarını ve maliyetlerini önlemek amacıyla, düzenli periyodik değerlendirmeler arasındaki süreyi 1 yıldan 5 yıla uzatma gibi düzenlemeler getirilmiştir. Ayrıca, şirketlerin özen yükümlülüğü önlemlerinin uygulanmasını değerlendirme ve gerektiğinde güncelleme yükümlülüğü netleştirilmiş, paydaşlarla etkileşim yükümlülükleri basitleştirilmiş ve iş ilişkisini sonlandırma yükümlülüğü kaldırılmıştır.
  • Küçük İşletmelerin Bilgi İhtiyacı: Şirketlerin, KOBİ’lerden talep edebileceği bilgi, CSRD gönüllü sürdürülebilirlik raporlama standartlarında belirtilen bilgilerle sınırlanmıştır. Bu, yalnızca şirketlerin tedarik zinciri haritalaması yapmak için ek bilgiye ihtiyaç duyması durumunda geçerli olacaktır.
  • Sivil Sorumluluk Düzenlemeleri: Üye Devletler için sivil sorumluluk konusundaki Avrupa düzeyindeki düzenlemeler kaldırılmış, bunun yerine her ülkenin kendi sivil sorumluluk koşullarını belirlemesi sağlanmıştır. Ayrıca, sendikaların veya sivil toplum kuruluşlarının temsiliyet eylemleri için üye devletlere getirilen yükümlülükler kaldırılmıştır.
  • Geçiş Planları ve İklim Değişikliğiyle Mücadele: İklim değişikliğiyle mücadele için geçiş planlarının kabulüne dair gereksinimler, CSRD ile uyumlu hale getirilmiştir.
  • Çekirdek Özen Yükümlülüklerinde Hedeflenen Uyumluluk: Daha fazla düzenlemenin Avrupa çapında uygulanabilmesi için temel özen yükümlülüklerine ilişkin uygulamalar genişletilmiş ve böylece AB içinde eşit bir rekabet ortamı sağlanması hedeflenmiştir.
  • Finansal Hizmetlerin Dışlanması: Özen yükümlülüğü direktifine finansal hizmetlerin dahil edilmesi yönündeki gözden geçirme maddesi kaldırılmıştır.

 
Bu değişiklikler, şirketlere sürdürülebilirlik özen yükümlülüğü çerçevesinde daha az karmaşıklık ve daha fazla uyum sağlayarak yüklerin azaltılmasını ve eşit bir rekabet ortamının oluşturulmasını sağlamaktadır. Özellikle, dolaylı iş ortakları düzeyinde olumsuz etkilerin değerlendirilmesindeki basitleştirme ve daha seyrek aralıklarla (5 yıllık) düzenli izleme uygulamaları, büyük maliyet tasarrufları sağlayacaktır.

Öte yandan, halihazırda Fransa (2017) gibi bazı üye ülkelerde benzer düzenlemeler bulunmaktadır. Bu çerçevede son olarak, Almanya tarafından yayımlanan Tedarik Zincirleri Özen Yükümlülüğü Yasası 2023 yılında yürürlüğe girmiştir.


Alman Tedarik Zinciri Yasası

Alman Tedarik Zinciri Yasası, 1 Ocak 2023 tarihinde 3.000’den fazla çalışanı olan sektör fark etmeksizin Alman firmaları bakımından yürürlüğe girmiş olup, anılan yasanın 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren 1.000’den fazla çalışanı olan Alman firmaları için yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır.
 
Bu çerçevede, Yasa kapsamına giren firmaların ve tedarik zincirlerinin zorla çalıştırmama, çocuk işçi çalıştırmama, ayrımcılık yapmama, örgütlenme özgürlüğü, iş güvenliği gibi sosyal haklar ile Minamata (cıva kullanımı), Stockholm (kalıcı organik kirleticiler) ve Basel (zararlı atık) Sözleşmelerinden kaynaklanan çevresel haklara özen gösterme ve rapor hazırlama yükümlülüğü bulunmakta, doğrudan olmayan toptancılara karşı ise daha sınırlı yükümlülükleri bulunmaktadır.  Bu doğrultuda Alman firmalarının; risk yönetimi, risk analizi, önleyici tedbirleri alma, düzeltici eylemlerde bulunma, şikâyet prosedürü oluşturma, dokümantasyon ve raporlama gibi yükümlülükleri bulunmaktadır.