“Her Bir Avrupa Ülkesi Kendi Stratejisini Geliştiriyor.”

20 Mart 2019

Birkaç yıl öncesine kadar Çin, satmak, üretmek ve ihracat yapmak üzere gidilen bir ülke idi.  Çin’de lider otomobil üreticisi konumuna gelen Almanya buna öncülük etmişti. Günümüzde durum artık böyle değil. Çin, 28 AB ülkesinin gerilim konusu - Rusya’dan bile fazla-  haline geldi. Artık Çin'e karşı ortak bir politika benimsemek pek kolay gözükmüyor. Söz konusu menfaatler politik, ekonomik, finansal nitelikte ve önümüzdeki hafta gerçekleşecek olan AB Konseyi toplantısında zorbalıkların baş göstermesi muhtemel.
 
İtalya’yı Avrupa piyasasının yolunu Çin mallarına açacak olan yeni ipek yolunun bir parçası haline getirmek için İtalyan Hükümetinin Pekin'le bir mutabakat zaptı gerçekleştirme konusundaki tercihi gizemli bir sömürgecilik konusunda endişelenen Vaşington’un eleştirilerine yol açtı. Brüksel, Çin Hükümetinin otoriter yapısının, teknolojisini uygun olmayan şekilde kullanabileceğinin ve devletçi ekonomisinin farkında. Ama öte yandan, herhangi bir Avrupa ülkesinin Çin ile iş yapmaktan vazgeçmesinin de çok zor olduğunun bilincinde bulunuyor.
 
Değişkenliklerin ve hassasiyetlerin farklılık göstermesinden ötürü Avrupa Komisyonu’nun çözüm üretmekte zorlanadığını hatırlatan Brüksel’deki diplomatlar, AB’nini Çin'i “müzakere ortağı”, “ticari rakip” ve “siyasi rakip” olarak gördüğünü belirtiyor. Öte yandan, Brüksel'deki “Bruegel” araştırma merkezinin yöneticisi Guntram Wolff’a göre, AB’nin Rusya ile olan ilişkilerinde genelde güvenlik ve demokrasi ilgili şüpheler ön planda yer alırken, Çin ile ilişkilerde bunun tam tersine, ekonomik ilişkiler siyasetin önüne geçmektedir. Bu bağlamda, her bir AB Hükümeti, şartlara göre ekonomik ilişkiler mi yoksa siyasi ilişkilere mi öncelik tanıyacağına karar verecektir.
 
Önümüzdeki 9 Nisan tarihinde gerçekleştirilecek olan “AB-Çin” zirvesi öncesinde, AB-28 ülkeleri diplomatik temsilcileri arasında ön bir toplantı gerçekleştirilmiştir. AB temsilcileri tarafından  yapılan açıklamalara göre, Avrupa’nın yaklaşımı "daha gerçekçi, daha iddialı ve daha çeşitli" hale getirilmek istenmektedir. İskandinav ülkeleri tarafından, Çin'deki insan hakları durumuna özel bir önem gösterilirken, Hollanda, Polonya ve İngiltere tarafından teknolojik güvenliğe yönelik tehditlerin              - “Huawei” şirketi vakası gibi- altı çizilmektedir.  Almanya, Fransa, Portekiz ve İtalya gibi diğer ülkeler ise, Çin ile bir yatırım anlaşması gerçekleştirmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
 
Bugün, tüm gözler, İtalya ve Çin arasında yapılacak mutabakat zaptına çevrilmiş durumda. Bu arada, diğer 13 AB ülkesi ile  Çin arasında buna benzer anlaşmalar zaten imzalanmıştı.
 
Kaynak: Il Sole 24 Ore, 19 Mart 2019.